28 Ocak 2009 Çarşamba

Gölgede ve Güneşte Futbol


Seneler önce, yanlış hatırlamıyorsam Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'nde "futbol" diye aratıp (kafam bayağı güzelmiş zaar) ne varmış diye bakınırken bulmuştum bu kitabı. Eduardo Galeano, zaten çok sevdiğim bir yazardı. Ama o günden sonra benim için özel bir yazar haline geldi. Futbolu politikayla, günlük hayatla, sosyolojiyle, psikolojiyle ilişkilendirmek hepimizin aklına gelmiştir, hali hazırda da yapanlara rastlıyoruz. Ama bu kadar bütünleşik, hiç hantal olmayan bir biçimde, alıp götüren bir dille yapılabileceğini Galeano'dan öğrendim. Kendini tanımlayış biçimine bile meftunum:
meftun kelimesinin kökeni, fitneye düşmüş, sihirlenmiş'tir.
Tüm Uruguaylılar gibi ben futbolcu olmak istediim. Doğrusu çok da güzel oynuyordum, hatta harikaydım bile denebilir; ama yalnızca geceleri rüyamda. Gündüzleri, ülkemin sahalarındaki çarpık bacaklı oyunculardan en kötüsü bendim. Taraftar olarak da pek iyi sayılmazdım. Yıllar geçti ve kimliğimi kabullenmek zorunda kaldım: Ben basit bir 'iyi fubol dilencisiyim'. Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyorum: "Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!" Güzel bir oyun gördüğüm zaman da bunu sağlayanın hangi takım ya da hangi ülke olduğuna bakmaksızın bu mucize için şükranlarımı sunuyorum.
Bende bir kopyası yok. Ama geçen sene doğumgününde Burkay'a hediye etmiş olmam lazım. Çok canım çekti, bi daha okuyacam!
hmmmmm... nispetiye caddesiiiii....