28 Temmuz 2008 Pazartesi

Dev Kehanet!!

Evet, dev kehanetimi açıklıyorum!!!

Bu sene süper ligden düşecek 3 takım belli oldu, yani bence, ve şu ana kadar kurulan kadrolarda mucizevi değişiklikler olmadığını varsayıyorum.

Eskişehirspor: Ligin yeni ekibi, yepyeni bir kadro kurmaya çalışıyorlar, ama takıma henüz bi iskelet oturtabilmiş durumda değiller. Yaptıkları transferleri de ben iç açıcı bulamadım. Politik sihirli değnekler ve Oğuz Sabankay, takımı ligde tutabilecek 2 etmen bence, aksi takdirde Bank Asya'da başarılar!!

Bursaspor: Ligin renkli, kavga gürültü sever takımı. Ebedi düşmanları arasına KSK ve Beşiktaş'tan sonra, Galatasaray'ı da eklemeyi başarabilmiş bu güzide kulübümüzün de ben bu sene küme düşeceği kanısındayım. Vega, Cihan ve Tum gibi, takımı geçen sene ayakta tutan isimler gönderildi (her ne kadar antipatik bulsam da İsmail Güldüren'i de listeye eklemem gerekirdi galiba); yerlerine takımlarında başarılı olamamış, gerçekten etkisiz isimler, ve bir de Yusuf Şimşek eklendi. Ben bu sene, "taş yerinde ağırdır" kanununun ağır basacağını, Yusuf'un da Bursa'ya ilaç olamayacağını düşünüyorum.

Hacettepe: Aslında yeni sempatik ismiyle, düşmesine gerçekten üzüleceğim bir takım oldu Hacettepe, eski adıyla Gençlerbirliği OFTAŞspor. Geçen senenin gaz ekibi, bu sene, artık amaçsız kaldı bence. Yani geçen sene ligde kalabilme misyonuyla oynadılar ve kendilerini orta sıralarda buldular. Ama bu misyonun tamamlanmasıyla, takımda motivasyon seviyelerinin çok aşağılara çekileceğini, ve takımın ligi son sırada tamamlayacağını düşünüyorum.

Not: Sürç-i lisan ettimse affola. Amacım hiç bir takımı kötülemek ya da hakir görmek değildir. Velakin ligimiz 18 takımlı olup, her sene 3 takım küme düşmekte, dolayısıyla bir takımın küme düşme olasılığı %16.17 olmaktadır, ki kanımca bu, yüksek bir olasılıktır. Amacım, bu olasılıktan kimlerin nasibini alacağına dair naçiz bir bahistir. Hatta yorumlara ekleyin siz de tahminlerinizi, doğru tahmine en çok yaklaşan yoruma da sezon sonu bir gece benimle rakı sofrası benden(Bensiz olmaz)!! Sözüm senettir.
ghg

22 Temmuz 2008 Salı

tam isabet!


ali sami yen'in çimlerindeki performansını görmeden çok yorum yapmamak lazım ama kariyeri ve özellikleri on numara.

galatasaray iki yıldır çok doğru işler yapıyor.

dad

"slm, ben yıldırım.konya'ya gidiyorsun.kib,bye."


beşiktaş'ın 3-5-2'sini, 4-4-2sini konuşmak istiyoruz ama gariplikler silsilesinden saha içini konuşmaya fırsat kalmıyor..

mevzu fahri tatan ve o'nun gönderilişi ile ilgili..

fahri tatan'a ayrı bi sempatim var benim. kiralık olduğu rizede, küme düştükleri maçtan sonra röpörtaj verirken hüngür hüngür ağlayacak kadar içten, samimi bi adam.

beşiktaş kampının en çalışkanı olmasına rağmen, aniden cep telefonuna "slm, ben yıldırım.konya'ya gidiyorsun.kib,bye." tadında bi mesaj geliyor ve genç adamın dünyası başına yıkılıyor. cep telefonu 21.yy'ın iletişim aracı ama futbolcuya gideceğini mesajla iletmek de orta çağ'da bile yapılmayacak bi yabanilik.

hadi bunu geçelim diyelim. fahri bugün ibretlik laflar etmiş medyaya..bi cümlesi beni çok etkiledi.. "Hocamız da son anda haber aldığını söyledi. Nasıl oluyor acaba bu anlamadım!..Ben bir teknik direktör olsam benim oyuncumu kimse bana sormadan satamaz!..Ya birileri birilerinden korkuyor,yada birileri kendi kendine karar veriyor." diyor fahri. yerden göğe haklı. ertuğrul sağlam, büyük takım hocalığı uğruna, değerlerinden, karakterinden vazgeçiyor, küçülmeyi göze alıyor. demirören'in kuklası oluyor..

ama gün gelecek, demirören ertuğrul'u da kağıt havlu gibi kullandıktan sonra kullanılmış prezarvatiflerle beraber çöpe atacak.

olan da, her zamanki gibi, cefakar beşiktaşlıma olacak...
asa

FM de farkında!!


Amacım FM'deki başarılarımı yayınlamak, ya da yüceltmek değil.

Ama, bildiğiniz gibi, içim acıyor. Beşiktaş'ın düştüğü durumundan FM'nin de haberdar olması (ki bu tüm dünya demek oluyor) kafamı bozuyor! Bu cümleyiartık FM'nin bile Beşiktaş'ın varlığından haberdar olmaması" şeklinde yeniden de yorumlayabiliriz.

Sözkonusu fotoğraf da, Konyaspor galibiyetimin ardından (ki yönetim değişmiştir, işler yoluna girmeye başlamıştır sözkonusu Beşiktaş'ta) basının gösterdiği ilgidir. İlgili sezonu 2. bitirdiğim için yönetim "delighted" olmuş, bana tapmaya başlamıştır!! 5 sene önceki versiyonlarda 2. olmak, bavul hazırlıklarının başlangıç zafhası idi aynı kulüpte.

Tanrı Beşiktaş'a yardım etsin!!
asa

Enflasyon Oranında (?!)

sadece bir zam değil Fenerbahçe yönetiminin yaptığı... geçen sezon Chelsea maçını kale arkasında izlemenin maliyeti 50 YTL iken şimdi MTK maçının maliyeti 66 YTL. Yaklaşık olarak değil, tam olarak %32 ye denk geliyor yapılan zam.

Bilet fiyatını ilk gördüğümde küfür etme hissi uyandıran bu zam, zamanla nedenini anlamaya başladığım gerçekle bütünleştiğinde, ortaya çıkan FB yönetiminin yapmış olduğu stratejinin doğru olduğudur.

Stratejinin amacı kombine almaya yöneltmek gibi gözüküyor taraftarı.. bunu göz önüne aldığımızda ise uygulamanın mantıklı ve akıllıca olduğu gerçeği ortada.

Fakat bu mantıklı yaklaşım bile, küfür etme isteğimi hala dindirmiyor.

20 Temmuz 2008 Pazar

fenerbahçe vs. fenerbahçe oftaş


kim ne derse desin, geçen sene kaçan şampiyonluğun ve kaybedilen kupanın temel nedeni fenerbahçe as takımı ile fenerbahçe oftaş (yedek takım) arasındaki kalite farkıydı..tüm sezon boyunca semih dışında kenardan gelip takıma ve oyuna katkıda bulunan başka bi oyuncu hemen hemen yoktu. alternatifsiz, kemik bir 11'le mücadele etti fenerbahçe hep. bu da 11de oynayanlar için belli seviyede rehavate neden oldu..

arthur zico'nun bu durumu değiştirmek için yaptığı bi kaç iyi niyetli hamle de hüsranla, puan kayıplarıyla sonuçlandı...bab-ı ali, bench'tekilerin kalitesizliğini haksız yere zico'ya fatura etti ve takım içi rotasyon kavramı da böylece yalan oldu..

bu ciddi sorun transfer döneminde de yöneticiler tarafından malesef henüz görülmüş değil..burak dışında, yedek külübesini güçlendirecek, takım içi rekabeti arttıracak hiç bir transfer yapılmadı..bilinçsizce harcanan milyon eurolar fenerbahçe'nin klasik sezon öncesini renklendirme operasyonundan fazlasına yaramıyor...

aynı kalıp 11, aynı alternatifsiz kadro şu an aragones'in elinde...2008-2009 kadrosu, fenerbahçe'ninki kadar net olan, belli olan başka bir takım var mıdır türkiye'de, hatta avrupa'da? kalede volkan'ın olacağını, lugano-edu-carlos-gökhan defans dörtlüsünü, emre-uğur-kazım-alex orta sahasını, guiza-semih forvetini kim bilmiyor ki? bunları zorlayacak, formasından edecek kaç adam sayılabilir ki?

fenerbahçe'de forma aslanın ağzında değil..kimin oynayacağı da belli, kimin bekleyeceği de...

böyle olunca da; rekabet olmuyor, rehavet oluyor...

nonda'ya da topu boş kaleye yuvarlamak kalıyor...
ghg

italya için namaz vakti


16 Temmuz 2008 Çarşamba

Adios Ronnie / Ciao Ronnie


Bir devir kapandı.

Barcelona, yaklaşık 5 senedir süren (son seneyi de ambians bozulmasın diye dahil ettim), Joga Bonito'nun dünyadaki lokomotifi olma özelliğini bence Giovanni Dos Santos (Totenham'a) ve Ronaldinho (Milan'a) transferleriyle yitirmiş oluyor. Böylece artık tüm dünyadaki en sempatik futbol takımı da değiller benim için. Hayırlı olsun.

Bir de garip devir başladı.

Yüzyılın Catenaccio'cusu Milan, Pato'nun da artık tam olarak takıma eklenmesiyle (malumunuz geçen sene ilk 6 ay bürokratik nedenlerle oynayamamıştı), Kaka ve Ronaldinho ile birlikte maymunsu bir forvet hattı oluşturacak. Ancelotti bile heyecanlanıp bizim maçlardan önce yaptığımız FMvari yorumlardan birini yapmış : "Kaka ve Ronaldinho'yu Pato'nun arkasına koyarak 4 3 2 1 oynatacağım".

Belli mi olur, belki de Barça tahtını birkaç seneliğine Milan alır.
ada

15 Temmuz 2008 Salı

5 kombineye 1 transfer

güzide ilimiz trabzon, bu aralar ufak çaplı bi nüfus patlaması yaşıyor...

hayır hayır, aklınıza doğum kontrol yöntemlerinin artık sonuç vermediği ya da fındık hasatı için mevsimlik işçi göçü filan gelmesin, patlamanın sebebi trabzonspor..

bu seneki 21. (evet, yanlış duymadınız 21.) transfer bugün gerçekleşti...

revizyon yapacağız, takımı yenileyeceğiz derken kantarın topuzunu iyice kaçırdılar..transfer yaptıkça daha çok satılan kombine kartları mı yanıltıyor, tam olarak bilmiyorum..bilen biri varsa yazsın şuraya, biz de öğrenelim..

ama bildiğim tek şey, o kombine sahiplerinin, en ufak bi başarısızlıkta yerine oturup sonsuz melankoliye kapılan sakin bi taraftar güruhundan çok daha ötesi olduğudur...

teselliyi martavalda bulmayacaklarıdır...

"yalan" bahanelere kolay kolay aldanmayacaklarıdır..

fhg

13 Temmuz 2008 Pazar

yaser yıldız

ecnebilerin deyimiyle offensive all-rounder..türkçe karşılığı tuncay şanlı...sağ ve sol iç oynayabilen, topla katedebilen, şut çeken, yoran, basan, öfkelenen, kabuğuna sığmayan hücüm oyuncusu..bütün bu özelliklere, kendini gösterme isteği, florya'nın huzur dolu havası ve kaliteli rekabet ortamı da eklenince, yaser arafat'tan sonra hayatlarımıza ikinci yaser'in girmesi çok ihtimal dışı değil...

kewell, arda ve lincoln de düşünülünce, 2008-2009 sezonunda Ali Sami Yen'de doğaüstü olaylarla sık sık karşılabiliriz...
afafa

12 Temmuz 2008 Cumartesi

something in the way

söylentiler uzun zamandır vardı ama kesin haberi az önce ntvspordan duydum. supersonics organizasyonu oklahama'ya taşınıyor..

grunge'ın, melankolinin, müziğin mekke'sinin artık nba'de oynayan bir takımı yok..

satılan yanlızca supersonics organizasyonu değil koca bir tarih ve kültür malesef..

gary "the glove" payton'lı, detlef schrempf'li, shawn kemp'li 90lı yılları kasıp kavuran efsane kadro, sonra ray allen, george karl ve diğerleri...hepsi artık yeşil-beyaz formalarıyla tarihin tozlu sayfalarında...

tıpkı, aynı şehirden gelen müziğin ölümsüz tanrıları jimi hendrix, layne staley, kurt cobain ve eddie wedder gibi...

ahnjhk

10 Temmuz 2008 Perşembe

aynı nakarat...


takımın son 3 yılda yakaladığı ivmenin temel taşı aurelio'yu tutamayıp, istikrarsızlık abidesi emre'yi transfer etmek...

külübü yıllardır süregelen kaotik ortamdan kurtarmış, tarihinde yaşamadığı başarılar yaşatmış, futbolcuları idare edebilme yeteneği fevkalede olan teknik direktörü ucuz nedenlerle kovmak...

yapılan onca yatırımın, harcanan onca paranın "istikrar" sağlanamadan çöpe gideceğini ısrarla düşünememek, düşünebilememek...

korkmadan kaleyi teslim edebileceğin serdar'ı 2 yüz bin euro için kapı dışarı etmek..o iki yüz bin euro'ları maldonado'lara, edu'lara döküp, sonra da fellik fellik kaleci aramak...

guiza'ya 17 milyon euro vermek...o paraya memleket evladı nihat'ı çok kolay alabilecekken, sırf nihat'tan 10 gol fazla attığı için (nihat sezonun 7-8 maçını sakatlıktan dolayı oynamamasına rağmen) guiza'yı tercih etmek...

zar atmak ve bu zarın doğurabileceklerinin fenerli yüreklerde yaratabileceği tahribatı kestirememek...

hepsi, fenerbahçe'nin transfer serüveninden kısa kısa örnekler..

örnekleri çoğaltabiliriz...

ama neticede şunu söyleyebiliriz ki;

yapılan, takımın aksayan yerlerine en doğru adamı transfer etme kaygısından öte bi şeydir..

yapılan, yöneticilik, profesyonellik değildir...

yapılan, en şaşalı sezonlarda ezeli rakibe kaybedilen travmatik şampiyonluklara karşı bir isyandır...

en basit ifadeyle, bir aziz yıldırım klasiğidir...
asas

8 Temmuz 2008 Salı

fortis mi, hasan doğan mı?

kanatlı kazım, tamburacı osman yazacak değil zaten, uğur meleke yazmış..

futbolu keşmekeşten, kavgadan, gürültüden biraz olsun kurtarabilmiş halim selim bi adamı, hasan doğan'ı kaybettik, bari hatırasını, ismini yaşatalım, fortis türkiye kupasının adı, hasan doğan türkiye kupası olarak değiştirilsin diyor meleke...altına düşünmeden imza atılacak bi fikir..ne eksik ne fazla...

süper lig'in "turkcell", basketbol ligi'nin "beko" olduğu ortamda türkiye kupası "fortis" olmazsa ne kaybederiz??

varsın fortis'in parası fortis'e kalsın...

asas

yorumsuz...

nilay yılmaz'ın yalancısıyım, diyalog şöyle;

Gazeteci: Volkan'ın kırmızı kartı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Fatih Terim: Ben çocuklarıma bu tür hareketleri gizli saklı yapmayı öğretemedim.

şimdi daha net bi cevap verebiliyor insan "fatih terim ile avrupa şampiyonluğu mu, şenol güneş'le dünya sonunculuğu mu?" sorusuna...

demirkol'un kulakları çınlasın...

asas

güle güle chelo


carrusca'nın sahip olduğu fundamental türkiye'de çok az oyuncuda vardı..ama ne yazık ki carrusca yeteneklerini, ali sami yen'de maçların devre aralarında yedek oyuncuların ısınmasına dikkat edenler ya da zaman zaman floryayı ziyaret edip idmanları izleyenlerin dışında kimseye gösteremedi...hal böyle olunca da, sarı-kırmızı forma genç arjantinlinin üstünde hep iğreti durdu...

belki "derin galatasaray", belki senede aldığı 1 milyon $'ın dayanılmaz hafifliği, belki özel hayat, belki fiziki yetersizliği, belki de adaptasyon problemleri...bütün bunlar carrusca'nın galatasaray'daki sınırlı dakikalarını açıklayabilir ama sahip olduğu futbol yeteneği bu kısıtlı dakikalar için asla bir neden olamaz..

chelo şimdi meksika'da kiralıkken, zamanında yedeği olsun diye manisadan çağrılan yaşıtı arda, avrupa şampiyonasını birbirine katmanın keyfini transfer teklifleriyle süslü güzel bir tatil keyfiyle çıkartıyor..

bize de baş ağrıtan bir soru kalıyor;

acaba futbol sadece "ayak" oyunu mudur?

şalşals

“Fener La Liga’da Rahatça Oynar”
















Yukarıdaki cümle Fenerbahçe’nin yeni kondisyoneri Carlos Cascallana’ya ait.. Aslında cümleye bakarsanız doğru bir ifadeyi anlatıyor olabilir.. Fenerbahçe Futbol Takımı, La Liga da oynar belki de rahatça, fakat burada unutulan bir nokta var ki o da bir çok takımın La Ligada rahatça oynayabileceği gerçeği.

İnsanlar yeni katıldığı camialarda kendilerine yer edinmek için bu tür ifadeler kullanabilirler bu insanın doğasında mevcuttur. Buradaki problem İspanyol kondisyonerin bu cümlesini alıp manşete taşımaktır.

Bu nasıl bir ezikliktir...

sasda

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Yok artık Nadal !!


Birisi toprak kortun, diğeri kalanların hakimi.

Birisi 2 numara, diğeri 1 numara.

Birisi son 4 Roland Garros'nun, diğeri son 5 Wimbledon olmak üzere tam 12 Grand Slam'in şampiyonu.

Birisi muhafazakar tenis dünyasının hırçın, serseri ruhlu yıldızı (giyim kuşamından, sevinme tarzı ve hareketlerine kadar), diğeri aynı dünyanın örnek beyefendisi, gözbebeği.

idi düne kadar...

Böyle bir maç izlememiştim hayatımda: yağmurla verilen aralar, çevirilen maç sayıları, dakikalarca süren raliler... Top adeta iki oyuncuya da kıyamıyordu sayı olup da..

Nadal, "Roger ile aynı çağda oynayan bir oyuncu olmak büyük şanssızlık" diye özetledi, hayatımda gördüğüm en dramatik tenis kupasını kaldırırken; imkansızı başarıyordu sonuçta.

Bakalım 22 yaşındaki asi velet daha neler neler başaracak.