"Hiç kimse beni burada 25.000 kişi olduğuna inandıramaz" derken Maldini, Ali Sami Yen'in bütün sesi sahanın ortasında toplayan akustiği kadar taraftarın bitmek bilmeyen gürültüsünden, maç boyu çalan davulların etkisinden ve stadyumu cehenneme çeviren meşalelerin etkisinden bahsetmişti. Rakip kim olursa olsun deplasmanda 1 farkla yenilmek yetiyordu o zaman, nasıl olsa Ali Sami Yen'de çevirirdik turu.. Önce davullar azaldı, sonra meşaleler kayboldu. Yavaş yavaş sesler kısılmaya başlamıştı, çünkü herkes bilgisayar oyunlarında teknik direktör, herkes her yerde spor yorumcusu olmuştu. Bu yeni işlerin ağırlığına göre davranmak lazımdı, bağırmak taktik dizilişten, büyük transferden anlamayan kırsal taraftarın işiydi.. Kendisinin birkaç yıl önce anlattığına göre Galatasaray'ın 1984'te kaybettiği bir maçtan sonra üzüntüden kendini Kapalı tribünden aşağıya bırakan, bu sebeple kaybettiği bacaklarını her maçtan önce turladığı stadta Fenerbahçe'ye ithafen elleriyle kaldıran Özcimbomlu Sezgin'in yerini, "forvete Maxim Tsigalko alınmalı" diyip scoutluk yapan, forvet sayısını kolundan kıl çekip tek mi çift mi diye belirlemeye çalışan büyük uzmanlar almıştı artık.
Dün Ali Sami Yen'in tribünlerinin üst kısımları dolu alt kısımları boştu genel olarak. Hele süper lüks (!) kapalı alt tribüne sponsor bileti bulmadan girer miyim, hiç sanmam. Maç öncesi yine hakem yuhalandı, takım tribüne önce topluca, sonra da medyanın gazına gelme oranında isim isim çağırıldı. Takımın kazanılmaya en ihtiyaç duyan futbolcusu, en sona bırakıldı, yedeklerle ısınan her futbolcu için takımı sadece 11 kişiden oluşturduğu için teknik direktörün kulakları çınlatıldı. O orada oynamaz, burada şu oynamalı, öteki direkt yollanmalı, falan takımdan öbür oyuncu alınmalıydı yine. Bükreş maçını cehenneme çeviremeyen, takımını ilk maçında ne konfetilerle çağıran ne de pankartlar açan tribün liderlerinden(!), Taçsız Kral'ın ölüm yıldönümünde, en azından Hagi'nin veda ettiği sene numaralıda açılan Hagi ve Metin Oktay formalarını indirmesini bekledik, o da olmadı.. Kongolu'nun golü ithaf edildi, bir de 10 snlik bir saygı duruşu.
Yiğit Şardan konusunda en fazla muhalefet, Ultraslan'ın kurdurucularından olup, Mehmet Cansun döneminde taraftarlarla kurduğu yakın ilişkiler yüzünden yapılmıştı. Ali Sami Yen'de izlediğim en keyifli derbinin (22.09.2001) tribün organizasyonu ise söylentilere göre O'nun tarafından yapılmıştı. Ama artık o da ilgilenmiyordu böyle organizasyonlarla anlaşılan, çok gerekirse Goldman Sachs'tan kredi alınır Metro Goldwyn Mayers'ten Aslan getirilirdi stada. Aslan kafeste kükremezse de Hopdedik Ayhan dublaj yapardı nasıl olsa.
Sahaya dizilenlere bakınca, artık maç kaybedersek hangisi hırsından ağlar bunların diye bir iç geçirdik. Saymaya çalıştık ama Arda ve Hasan'dan öteye gidemedik. Sahadan nasibimizi alamayınca tribünlere döndük, orda da pek ilerleyemedik. Maç 1-1 iken, Beşiktaş'ın maçı 2-0'dan çevirdiği 78. dakikada insanlar yavaştan çıkış kapılarını gözlemeye başlamıştı Ali Sami Yen'de. Bu umutsuzluk, bu isteksizlik tribündeyken, topu kaptıran Harry Kewell'dan kim koşup pres yapmasını bekliyordu ki zaten.
Antalya ile Ali Sami Yen'deki son maç 1-1 bitmişti, o zamanlar tribünde kime sorsan, sol beki Volkan Yaman bizde olsa alırdık kesin maçı(!). Dünkü maç yine öyle bitti, bu sefer forvetteki "zenci arkadaş" beğenilmişti çok. Maçın teknik analizi bugün sayısız gazetede sayısız yazar tarafından yapıldı zaten. Benim fikrim bu takımın adam olacağı, vakit verilmesi gerektiğinde. Hem Antalyspor şorta sponsor almanın avantajıyla kıç kısmına yapıştırmıştı Aksa logosunu. Bizimkiler kıçlarını kaldıramaya dursun, adamlar bir de jeneratör takmışlardı. Takım şampiyon olur muhtemelen ama takıma jeneratör etkisi yapması gereken bu tribünler kaçıncı olur bilemem. Bir bakarsınız Haldun Üstünel bir de Arjantin seyahati yapar da, transfer sezonu kapanmadan, Apertura'dan kapar birkaç flaş transfer.
PS: yıllardır merak ederim Ali Sami Yen'de neden her maç çıkışı yerler, özellikle merdivenler sırılsıklamdır. tuvaletler de alt kattadır Yeni Açık'ta, oradan gelme ihtimali yok yani. diğer stadlarda da var mı bu nem, yoksa birileri için için ağlamakta mıdır tribünlerin arkasından?
edit: "fonetik" denmez "akustik" denir, düzeltildi.
"Bizi sevenleri üzmeyiz", Metin Oktay
10 yorum:
Biz de ne emmeye ne .....ye geliyoruz valla.
İlginçtir bütün beşiktaşlılar benim gibi olsa ne böyle bir takım ne de böyle tribün şovları olurdu. Biz beşiktaşımızı da taraftarımızı da seviyoruz. Şahsen ben bunları organize edecek ya da düzenli iştirak edebilecek bir insan değilim.
Doğal olarak yapılmadığında da birşey diyemiyorum. Çarşı fesholsaydı da üzülürdük anca. Üstüne laf etmek haddimiz değildi.
Birilerinden birşey beklemektense yapmak lazım bazı durumlarda. Erman Toroğlu'nun hakemlere kızıp futbolu bırakıp hakem olması gibi.(Gerçi kendi hakemliği de tartışılır)Profesyonelliğimiz futbol alanında olmadığı için çıkıp oynayacak ya da teknik direktörlük yapacak halimiz yok. Ama yazarlara kızmışız, kendimiz oturup yazıyoruz. Medya ya da hükümetle bağımız yok, bakmayın yoksa bizi de herkes okur. O günler de gelecek inşallah:)
Tribüne kızıyorsak kardeşim Al lee o zaman çıkıp biz yapıcaz. Yapamıyorsak bu kadar yüklenmeyeceğiz. Yine de güzel yazı :)
Seeezgin ayağaaaa
3lü çektir kartala
tayfaya satış koyduğum maçtır kendisi.
fakat al lee, bu kadar karamsar ve neredeyse herşeye muhalefet bir yorumu hak ediyor mu takım,tribün ve yönetim?
bu hafta 4 büyük takımın da maçını izledim,hull city'nin yarısı etmeyecek futbollar gördüm.
süper ligmiş...
taraftar sadece bütün maç zaman geçiren ömer e tepki koyup, küfredip, çekirdek çitlemekteyse tribüne laf etmesi Al lee nin gayet normal...
ordaydım gördüm...
ruhsuz taraftarımız gün giderek artıoo...
yazıkkk sevenlere yazıkk...
Sevgili kardeşim, anlamadığım bir biçimde inönü'de de vardır o saçma ıslaklık. Sebebi meçhul.
"...Ali Sami Yen'in bütün sesi sahanın ortasında toplayan fonetiği kadar taraftarın bitmek bilmeyen gürültüsünden..."
Fonetik değil de akustik olmasın o.. Saygılar..
haklısın hocam, akustiktir, editlenecektir. eyvallah.
"haklısın hocam, akustiktir, editlenecektir. eyvallah." editlenecek değil de düzenlenecek olamsın o... Saygılar
:)))
eğer trübün ruhu takımı 90 dakika desteklemek, rakibi tezahüratlarla, gösterilerle baskı altına almaksa, evet türkiyedeki -beşiktaş hariç- bütün trübünlerde bi gerileme var..doğru tespit..ama bunu anlayışla karşılamak, kabullenmek gerekiyor..futbol artık tarafcılık oyunundan çok, görsel bi şölen..özellikle milenyumdan sonra artan ticari kaygılarla birlikte futbol iyice gösteri havasına girdi..tiyatro gibi..formaların arkasında yazan isimle formanın önünde bulunan armalar yer değiştirdi..insanlar stada gs için, fb için değil kewell,guiza için gidiyor..endüstriyel futbol denen olay bu işte..buna alışmamız gerekiyor..kimseden stada gidip sürekli bağırmasını beklemeye hakkımız yok ama stadyum ruhunun kaybolmasına üzülmek, bu duruma itiraz etmek de çok doğal..allee'yi anlıyorum..bu başlı başına ayrı bi yazı konusu da olur, kitap konusu da..
mustafa
Al lee kardeşim çok güzel yazı olmuş...cidden cok begendim...güzel bi tahlil olmuş..sana katılıyorum...
Madem futbol bir şölen maç esnasında yapılacak organızasyonlarda bızzat yonetım tarafından organıze edılmelı...madem ticari kaygı var taraftarı şölenle daha çok çekebileceklerini ne zaman fark edecekler merak ediyorum...en azından bu sene bı kac prova yapılsın da gelecek senekı yenı stadla yeni bir 'era' yaratılsın..
Bu arada evet o 10 numaralı formayı gözler aramadı diil kapalının önunde....
Yorum Gönder