2 Eylül 2008 Salı

iyi hazırlanılmış sezon

istikrarın sonuçlarını görmek için her zaman sezon sonlarını beklemek gerekmiyor. 4 büyüklerin içinde oynadığı oyun en doyurucu olan 2 takımın sezon açılışını önce yapan ve teknik direktörlerini değiştirmeyen Trabzonspor ve Beşiktaş olduğunu ilk 2 haftadaki tempo ve oyuna hakimiyetlerinden gözlemleyebiliyoruz.

100. yıl dahil, her sezona kötü sonuçlarla ve tatmin etmeyen futbolla başlamayı alışkanlık edinmiş Beşiktaş, bu sezon hastalığının üstesinden gelebildi. Özellikle Antalyaspor maçı kaybedilebilirdi ama Beşiktaş'ın oynadığı baskılı futbolun da etkisiyle, 60. dakikada 1-0 mağlupken takımından ümidini kesen Galatasaray'ın aksine, 80. dakikada ve 2-0 mağlup olunması taraftarın takımı için umutlanmasını engellemeye yetmemişti.
Sezonun 2. maçında Beşiktaş daha derli topluydu. Defansın ortasında Zapo ve İbrahim Toraman çok hareketliydiler. Birkaç topu aradan kaçırdılar ama hareketli oyunları sayesinde beklerin yerini doldurarak Serdar Kurtuluş ve Tello'nun hücuma çıkmasını sağladı. Önlerinde oynayan ikiliden Cisse, Uğur İnceman'ın da katılımıyla rahatlamış görünmesine rağmen hücuma hala yeterli desteği veremiyor. Uğur ise kendine güveni ve Beşiktaş formasına aşinalığı arttıkça oyuna daha çok hükmediyor.

Kaptan Delgado, yaramaz çocuğu sınıf başkanı yapmanın yıllarca test edilen başarısını yeşil sahalara taşımış. Oyuna güzellik katıyor, seyrini değiştiriyor. Fenerbahçe'de Alex, Beşiktaş'ta Delgado kaptanken Galatasaray Hagi'ye bile nasip olmayan pazubandı Lincoln'e verse, Schalke'dekinin 5'te 1'ini oynar mı acaba.

Konyaspor'a gelince, sms yolcusu Fahri Tatan oyunu yönlendiren isimdi. Sahanın her yerindeydi. Ama 2. golden sonra sertliğin dozunu arttıran takım arkadaşları gibi o da fazlaca gerilmiş olacak ki, Beşiktaşlı oyunculara taban göstermeye başladı. Penaltı pozisyonunda bence hakem biraz iyimser davrandı, ama İsmail Güldüren gibi kasaplar doğrudan topa da vursa benim penaltı çalasım geliyor. Bursaspor'un eski 2 kasabından İsmail Güldüren'in bir ara Fenerbahçe forması giymiş olması, diğeri Egemen'in de Trabzonspor'da oynuyor olması bence acınacak durumdur.

Ayrı bir parantez Jefferson'a.. Tony Sylla forma giyebilecek mi, giyse iyi oynayacak mı bilinmez ama Jefferson bu performansını Trabzon'dayken gösterseydi, kaleci mevzusu Trabzonspor için çok daha erken çözümlenmiş olurdu. Penaltıyı kurtarmasında solak oluşu ve topun soluna atılmasının mutlaka etkisi vardı ama asıl göz dolduran yanı Aykut'un 5 yılda çıktığı toplam yan top sayısına tek maçta ulaşması oldu.

Trabzonspor maçı için tek tahminim üstü, umalım öyle olsun bolca gol görelim.

kl

9 yorum:

KinG dedi ki...

delgadoya kaptanlık deil, başkanlık versinler hiçbir sorunları kalmaz...uzun zamandır bu kadar hızlı düşünüp, istediğini de rahatlıkla yapan bir orta saha oyuncusu göremedim sahalarda...(çok fazla maç izlerim bu arada) dün delgado da başkaydı takım da..yalnız solunda oynayan serdar özkan ın önü boşken 20 metre önündeki adamın arkasından dolanmya çalışması hem kendi hızına hakarettir, hem de oyunu karmaşıklaştırma adına yapılan en uç harekettir...beşiktaş 2 hafta önce de belirttiğim gibi sapasağlam, aksayan bir tello var,ileri çıkarken dengesi çıkışları var,onun yerini de al lee kardeşimin belirttiği üzere zapo dün muhteşem kapattı...zaten terliksi ibrahimlerin küçüğünün de hatalarını kapattı dün, biraz daha uzanabilse serdar kurtuluşu da elden geçirecekti...
trabzon da yattara olmazsa maç sıkıntı bir hal alır,olursa tadından yenmezz...
fahri ye de burdan sesleniorum...
çok sorumluluk hiç sorumluluktur...:p

Adsız dedi ki...

ve önümüzde renkli bir maç, ts-bjk, kesinlikle üst diyorum hatta inteltek'in bahis oranlarını kapalı tutacağını yada 0.95 vereceğini düşünüyorum üst için :)
dün akşama dönersek, zapo burkay'ın da dediği gibi serdar kurtuluş'un savunduğu savunmanın sağ kanadı hariç diğer tüm bölgelerde oyunda olduğunu gösterdi ve hakimiyet kurdu. verilen parayı hakkediyor bence :)
ibrahim toroman: kaptanlık gitti ruhta azalış var, gereksiz faullere ve yerini kaybetmelere devam ediyor. umarım terim milli takıma falan almaz.
defansın sol bloğuna seriç takviyesi olacak mı, nedir ne değildir zamanla göreceğiz. eğer seriç gelirse bobo yu mu cisseyi mi kesecek onu da göreceğiz, serdar da kenara gelebilir bu performansla
son olarak iki gecedir anlam veremediğim basın mensupları;
öncelikle skibbe ye "yönetim kadroya karışıyor mu" sorusuna ağzım açık kaldı, dün gece de taktiksel sorular ertuğrul a, ne demesini bekliyorlardı iki teknik adamın da merak ediyorum, efendi iki teknik adamı çıldırtmazlar umarım sezon sonuna kadar :)

Adsız dedi ki...

Fahri Tatan net bir biçimde aşırı motivasyon sahibiydi.
"Oyunu yönlendiren" derken, dün Konya'nın futbol adına sahaya pek de bir şey koymadığını görmezden mi geliyorsunzuz, yoksa "beşiktaş gönderdiğine pişman olacak" savı mıdır sunduğunuz?

Valorem

KinG dedi ki...

konya futbol adına gayet güzel şeyler sundu bence...beşiktaşın güzel oynaması, rakibin kötü oynamasını gerektirmiyor dimi?!?
göndermek zorunda veya diil o beni ilgilendirmio...

Adsız dedi ki...

%43 topa sahip olma ve 1 gol pozisyonu...
Bir orta sahacının oyunu iyi yönlendirdiğini bence biraz da takım istatistiklerinden görmek gerekiyor.
Beşiktaş dün göz kamaştıran bir futbol da oynamadı oysa.
Tebrik ederim yazar avukatı bey.

Valorem

KinG dedi ki...

futbolla ne kadar alakalı olduğun 22'den fazla adamın total istatistiksel verisini 1 adamla ilgili kullanmandan belli..:)
fahri dışında ilerde oynayan oyuncuların, onun attığı toplarda beceriksizz hareket etmesi fahri için yapacağım yorumu değiştirmez,keza bir örnek de serdar özkan a delgadonun attığı muhteşem pas sorası yaptığı anlamsız koşu olarak da verilebilir..
yukardaki yazıyı ben kendi üstüme alındığım için yazmıştım,kusura bakmayın...
avukatlığa gelince kardeşimi her türlü savunurumm o ayrı...

Adsız dedi ki...

Siz eş dost ortamı yapmışsınız hocam burda, eyvallah, savunadurun birbirinizi...
Bu kafayla işiniz zor!
Herkese hayırlı işler..

KinG dedi ki...

burada devlet yönetmiorum...
arkadaşıma katılmam da niye bu kadar seni yaraladı ki?
fikirlerimizi açıkça söylemeyelim mi?
bunu mu istiosunn?
anlamsız olma...
sevgilerimle,

Adsız dedi ki...

Eş dostların burada olduğu bir gerçektir. Zira eşimiz de dostumuz da futbol hastasıdır. Beşiktaş Fenerbahçe Gs maçlarının ötesinde avrupa ligleri beraberce izlenir. Hepimiz burda yazar olmasak da hepimiz okur yazarız bir şekilde.

Ama burası ne takım bazında ne de eş dost anlamında avukatlık yeridir. Bunun en güzel belirtisi bu yazıda ve yorumlarda eşraftan sadece 2 beşiktaşlının olmasıdır. Hatta biri Konyalı olmak üzere:)

Belirtmeden geçmeyelim yeri geldiğinde fena kapışırız da. Gelelim maça.

Beşiktaşlılığımızı belirtmekte bir zarar yok sanırım. Memleketimiz de Konya.

Konya kadrosunu beğenmeme rağmen (ki yıllardır bilirim Konyayı) oyunu 2. Ligteyken daha iyiydi. Kadroyu isim isim beğensem de, toplama takım hastalığımız hala sürüyor. Bu daha önceki yıllarda tutmamıştı. Tabi Konyamız için gönlümüzden geçen sadece ligde kalması değil, iz de bırakması aynı zamanda. Ben baya kızdım maçın sonlarına doğru. Beşiktaşlı olduğum için değil, Konyalı olduğum için. Gereksiz sarı-kırmızı kartlar, ufak ve saçma hatalar. Baskı yedikçe bocaladı Konya. İsmail Güldüren gibi bir adamın Konyasporda işi nedir onu hiç anlamadım.

Pek bilinmez ama Konya Beşiktaşlılar Derneği İzmirle beraber Anadolunun en sağlam derneklerinden biridir. Konya şehrinin simgesi de Selçuklulardan kalma çift başlı kartaldır ve Konyasporun orijinal renkleri de siyah beyazdır. Dernek, simge ve eski renklerin etkisiyle bir dönem kardeş kulüp tabirlerinin kullanıldığı iki kulüp arasındaki maçta Konyasporlu futbolcuların yaptığı hareketler normalden daha sert değerlendirilebilir. Ben Konyalı olarak da takıma zarar verdikleri için çok kızdım.

Kayseri taraftarı gibi Konya taraftarı da maça gelir ama sesini çıkarmaz. Bilinmeyen bir gerçek daha var. Bizim yetişemediğimiz bir dönemde, Konyaspor ve Konya İdman Yurdu diye iki takım varmış. Konyaspor yeşil-beyaz, İdman Yurdu siyah-beyaz. Ve Konya'da kavgalar bile çıkarmış iki taraftar grupları arasında. Sonrasında hem daha güçlü olmak hem de kavgaları engellemek için iki takım birleştirilmiş. Birinin adı diğerinin renkleri alınmış. Yeşil-beyaz Konyaspor çıkmış ortaya. O dönemlerde Konyasporda oynayan Ünal, Suat'la beraber oynamız abilerimiz hatta akrabalarımız var. Konyaspor seçmeleri ve üniversite kayıtları aynı güne gelmiş bazıları için. Seçmeleri tercih etmişler. Böyle bir futbol aşkı varmış zamanında, şimdilerde çok rastlayamadığımız ve Konya kendi evlatlarını yetiştirirmiş. Büyük takımlara futbolcular da gönderilmiş ancak klasik büyük takıma giden futbolcu sorunlarıyla hepsi dağılmış.

Bir dönem de Konyaspor ve Endüstrispor vardı. Siyah-beyaz renkleriyle Endüstrispor'un yükselişi eski günleri hatırlattı Konya'da ancak çöküşü çabuk oldu. Konya'da futbolun düşüşünün bir sebebi vardır. Bir dönem mantar gibi biten holdingler futbol takımlarına dadandılar. Kombassan Konyaspor ve Endüstrispor gibi isimler dolaştı. Bu holdinglerin çöküşüyle beraber kulüpler sahipsiz, borç içinde kaldı. Bir dönem Konyaspor'un takım otobüsüne el konulmuştu. Ve takıma kimse sahip çıkmadı. Konyalı bir iş adamı el atana kadar. Sonrası da zaten süper lige yükseliş. Ayrıca bazı politikalar sebebiyle Kombassan Konyaspor, Yimpaş Yozgat gibi takımlar hakem etkeniyle 2. ligde tutulurken Diyarbakırspor ite kaka süper lige çıkarıldı. Efsane bir Diyarbakırspor maçı vardır. Rıdvan Dilmen Konyaspor teknik direktörü. Maça 1 saat kala TRT 1 canlı yayını iptal edip başka bir maçı verdi. Sonuç Konyasporda 4 kırmızı kart, kafalara yenen taşlar ve 5-0 lık skor. Rıdvan Konya'ya geldiğinde Allah'a şükrediyordu yaşadığı için. Bundan ne TV'de ne de başka bir yayın organında hiç bahsetmedi.

Bugünlerden beri Konyasporu takip eden biri olarak bu sıkıntıları atlatmış bir takımın Beşiktaş karşısında yaptıklarını hazmedemedim. Diyarbakır maçından sonra takımın yarısı sakat ve cezalıyken fark atarak maçlar kazanan bir takımın süper ligde bu şartlar altında böyle bir kadroyla bu oyunu oynaması ve oynamaya niyet etmeyip saçma kartlar görmesi beni çıldırttı.

Beşiktaşa gelince; yıllardır söylediğimiz gibi kazanmasa da savaşan takım; bir de üstüne kazanıyor. Teknik değerlendirmeler yapılabilir ki ben yapmıycam. Keyif veren bir takım izledim bu haftasonu sadece. Bunun birinci sebebi Fenerbahçe ve GS' nin futbol oynamaktan uzak görüntüsü ikincisi de diğer maçları yayınlatmayan Futbol Federasyonudur.