31 Ağustos 2008 Pazar

milan kötü, ronaldinho iyi

savunmanın ortasında kaladze ile maldini'yi izleyince senderos'un ne kadar doğru bi transfer olduğunu anlıyor insan..nesta da iyileşince milan defansında bugün yaşanan sorunlar bitecektir..taraftar dil kursu olayından sonra sheva'yı çok istemiyordu ama ikinci yarıda galibiyet golünü atsaydı sheva, buzlar erimeye başayacaktı..ronaldinho ilk resmi maçında inzaghi'yi de sheva'yı da pas manyağı yaptı..atamayana atarlar maçı oldu biraz..ronaldinho'nun arka direğe attığı 5 net topa iyi vuracak bi adam olsaydı 65te 3 fark olurdu..inter'in sampdoria ile, roma'nın napoli ile berabere kalarak başladığı lige, milan san siro'da bologna yenilgisi ile başladı..özellikle ilk yarıda orta sahada süper top oynayan flamini'nin arsenal'den bonservissiz alındığını belirtelim..serie a'da haftanın maçı bu akşam floransa'da fiorentina-juventus arasında..
lk

takoz recep

avrupa şampiyonası elemelerinde isviçreye attığı golü bilmeyen yoktur..“gol vuruşu, bilinçli yapılmış orta şut karışımı bi vuruştu” diyecem ama söz konusu golü atan şahıs, zamanında penaltıyı taca atan, kendi filelerini röveşatayla 90dan gören biri olunca durum değişiyor..topla beraber kendi yarısahasına doğru rakipten daha hızlı depar atabilen kaç futbolcu vardır ki? fenerbahçe ile oynanan bi tsyd maçında, fenerbahçe serbest vuruş kullanmak üzereyken barajdan fırlayıp rakip oyuncu topa vurmadan topa vuran, sarı kart gören ve bu karta itiraz edip kırmızı kart görebilen birinden bahsediyoruz..“biz de kendimize göre yakışıklıyız be abim” cümlesi, yeryüzünde başka kimin ağzına bu kadar yakışırdı?

hiç unutmam, bjk tv'de izlediğim bi röpartajında eski bi anısını şöyle anlatmıştı: "gençlerbirliği maçındayız. taç kullanıyorum. top toplayıcı çocuk 'abi galatasaray 5'i attı' dedi. sinirlendim. taçı kullandım. çift daldım ve kırmızı kart görerek soyunma odasına gittim."


alpay, sergen ve oktay’ın beşiktaştan kovulduğu sene, takoz recep de sergenin peşine takılıp istanbulsporun yolunu tuttu..sonra da futbolu sessiz sakin bıraktı..recep şu an nerde, ne yapar bilmiyorum ama türk futbol tarihinin en güzel orta şut karışımı (!) vuruşu ve o nev-i şahsına münhasır futbol tarzı asla unutulmayacak..veliahtı ali eren de başka bi postun konusu olsun..
lkl

Geç de olsa UEFA Super Cup


Güzel bir futbol akşamıydı.

Biralar eşliğinde, kafa dengi bir tayfayla, olası Man. Utd. galibiyetini, güzel muhabbete eşlik etsin diye seyredecektik.

Ama Zenit, yukarılarda kalıcı olmaya talip olduğunu gösterdi cuma gecesi, bize, herkese.

Maç boyunca sahanın tartışmasız hakimiydiler. Kontratak yapan onlar değil, ingilizlerdi.

Arshavin'in endişe veren ilk 11 yokluğunda Danny diye bir adam bulduk sahada, enfes topçuymuş vesselam. Pogrebnyak istekliydi, hırçındı. Tymoshchuk her zamanki klasındaydı...
Hasılı darmaduman ettiler ingiliz savunmasını, ilk 60 dakika.

Sonrası, klasik küçük takım sendromuyla geçti. Yaslandıkça atak yediler, Malafeev bence iyi iş yaptı bu ataklarda, ama biri de gol oldu ittirme kaktırma. Son tahlilde maçı 2-1 kazanmayı bildiler.

United taraftarları hariç tüm dünya da sevindi bu gaibiyete.

Galatasaray'a da, aynı iki kupa bundan 8 sene önce nasip oldu, halen o popülaritenin ekmeğini yiyorlar. Demek ki Zenit ismini de en kötü ihtimalle bi 8 sene daha duyarız!..

dasd

30 Ağustos 2008 Cumartesi

fenerbahçe-2 ibb spor-0

bu maç için ne yazabilirim, bilmiyorum..aragones soyunma odasında kuş uçurtmaz bilirdik, guiza ve lugano soyunma odasından çocuklarıyla çıktılar..hürgeneral yaşar paşa, özgürlüğün tadını şükrü saraçoğlu'nda fener maçı izleyerek çıkaracak anlaşılan..ibb spor ikinci yarının başında 9 kişi kalınca kimin kazanacağını merak etmeden izledim maçı..efe ve serhat'ın etkili oyunu fenerbahçe'nin hücuma çok adamla çıkmasını engelledi ilk yarıda..kazım böyle oynamaya devam ederse aragones deivid'in dönmesini beklemeden gösterir kulübe yolunu..ziya abi ne der bilmiyorum, guiza gol kaçırınca çok acıklı bakıyor..alex'in her sezon minumun 15 gol 15 asist yaptığı efektif bölgesinin dışında oynatılmasını anlayamıyorum..josico'dan sonra da bi şey değişmeyecektir,sanmıyorum...lugano-edu-volkan demirel'in alternatiflerinin can arat-yasin-volkan babacan olduğu takımın transfer politikasını kim belirliyor, alkışlıyorum...

kjh

arsenal-3 newcastle united-0

geçen hafta fulham'a yenilmişlerdi ama bu gece emirates'te ritimlerini buldular..hleb, gilberto ve flamini gidince orta saha ne olacak diye düşünüyordu herkes, arsene wenger şapkadan 20lik denilson'u çıkardı..van persie'nin soluna nasri'yi, yanına fabregas'ı, önüne de adebayor'u koyarsanız hücum yaparken yaratıcılıkta sınır tanımazsınız zaten..rosicky iyileşince bu kadrodan kimin kesileceğini bulmak için noter huzurunda kura çekmek gerekecek..ayrıca, nasri savunma yapmıyor diyen varsa hala, maçı bıraksın gitsin dizi izlesin..kevin keegan'ı çok severim ama "obafemi martins varken neden owen?" diye bi sormak lazım..son olarak; ibrahim altınsay türkiye ligini yorumlasın, oktay derelioğlu da siirt jetpa'ya gitsin..yiğiter uluğ şimdi nerde yazıyor, biri biliyorsa söylesin..

kjk

Golf Sevgisi


Anna Rawson, 27 yaşında, Avustralyalı, 2 senedir LPGA'de oynuyor, ya da kimin umrunda!!
dfasdf

29 Ağustos 2008 Cuma

şampiyonlar ligi

aslında bu yazıyı birkaç gün önce yazmıştım ama post etmek bugüne kısmetmiş.

şampiyonlar ligi kalmadı artık 2.ler 3.ler hatta 4.ler ligine döndü. nerede 2 gruplu 8 takımlı şampiyonlar ligleri.. CFR, Famagusta, Aalborg ve BATE'nin olduğu şampiyonlar liginde Türkiye şampiyonunun olmaması da kabul edilebilir değil tabi. Hatta CFR ve BATE hem Fenerbahçe ve Kopenhag'ın hem de Beşiktaş'ın rekorlarına taliptirler bu sene.

Gruplara gelince:

Grup A ve B kimin gruptan çıkacağının, kimin Uefa'ya kalacağının belli olduğu gruplar. Grup C'de ise herkesin ikincilik şansı eşit görünse de ben Luce'nin Shaktar'ını bir adım önde görüyorum. Grup D en keyifli maçların yaşanacağı grup olacak. Çünkü her takım her takımı her yerde yenebilir (bkz. Liverpool :0 - O.M. :1) En güçsüz ekip Farfan ve Aissati'yi de kaybetmiş PSV. Defansını güçlendirmiş Atletico ve artık Gerets'in sistemini daha iyi özümsemiş Marseille çok dişli rakipler olacaklardır Anfield Road'da. Bi ara kovduklarımız isimli, Gerets,Löw,Hiddink konulu bir yazı da yazmak şart oldu bu arada. Gelecek postlara inşallah.

Grup E, F ve H ise 1. ve sonuncunun belli olduğu 2.nin net olmadığı gruplar. Josico'yu kaybetmiş(!) ama Cazorla ve Senna'yı takımda tutmuş Villareal'in Celtic'in bir adım önünde olduğu açık. Eski güzel günlerine dönmeye çalışan Floransalılar ise Fransa'nın tartışmasız şampiyonu Lyon ile çekişeceklerdir. Bükreş'in bir üst tura çıkabileceği gruplar var bu sene ama ne yazık ki F grubu değil. H Grubu'nda çoğu kişiye Juventus 2. Zenit 3. olur gibi gelebilir ama ben geçen senenin UEFA şampiyonunun kolay lokma olacağını düşünmüyorum. Juventus bu sene UEFA'da Galatasaray'a rakip(!) olur.

Bizi en çok ilgilendiren gruba gelirsek, en dengeli gruplardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Arsenal orta sahasını tamamen yeniledi ama güç kaybetmedi. Başarıya aç ve yetenekli kadrosuyla şok sakatlıklar yaşamazsa grubun lideri diyebiliriz. Porto'da Quaresma yok ama takımın kalbi Lucho sözleşme yeniledi. Geçen seneki Porto'dan çok şey götürmeyecektir Quaresma yanında, ama Beşiktaş zorladıysa Fener rahat geçer. Dinamo Kiev ise Fener'i en zorlayacak takım 2.lik mücadelesinde. Geçen senenin CSKA'sına benzemeyecektir Kiev. Sonuçta paralı başkan takımı değil, tarihi başarılar ve efsanelerle dolu bir kültürün ürünü. Oturmuş kadrolarından çok şey kaybetmediler. Kaleci Shovkovsky orta sahada Mikhalik ve Bangoura ile forvetleri Shatskikh ve Milevsky ile takımın kaptanı eski Fenerli Rebrov, Kiev'in en önemli oyuncuları olarak göze çarpıyor. Fenerbahçe için blogda yeterince analiz var zaten. Kendi görüşüm, tek dezavantajı Porto ve Kiev'in daha fazla Şampiyonlar Ligi tecrübesi olması. En büyük avantajı ise Aragones.
lkl

Kuralarımız


Metalist - Beşiktaş

Kayserispor - PSG

Bellinzona - Galatasaray

Hayırlı olsun, bence şeker gibi kuralar çektik. Zaten Galatasaray'ın işi kolay görünüyordu. Büyük bir sürpriz olmazsa iki büyük takımımızı görürüz gruplarda.

Kayseri için de ya nasip. Sevilla ve Portsmouth'un torbasından bence makul bir kura. Kezman Fener'de iken Fener'i yendiler, PSG'yi de gayet tabii yenebilirler.

Burası Beşiktaş...


Dün gece, iki şov vardı İnönü'de. İkisi de maçın 2. yarısına denk geldi.

İlk yarı Beşiktaş, tüm hatlarıyla, yani seyircisi ve takımıyla, formsuzluğunu belli etti. Seyirci sakin başladı maça, vasatın üstünde, ama kendi ortalamasının altında.

Takım ise, turun rahatlığının bilincinde rölantideydi, Kurtuluş-Özkan-Holosko-Cisse sahada yoktu, Tello sürekli kademe hatası yapıyor, Zapo topluyordu elinden geldiğince.

İnceman'ın, ilk yarının en iyisinin, bireysel çabasından golü ilk 45 dakikanın tek futbol olayıydı.

Ne olduysa ikinci yarı oldu..

Seyirci tam anlamıyla kudurdu; takımlarından daha iyisini bekliyor, sezonun ilk resmi maçında eğlenmeyi hak ettiklerini düşünüyorlardı belli ki.. Çarşı dönmüş, döner dönmez ilk şovunu yapmak istemiş, bi meksika dalgası eksikti (Sami Yen'de Metallica konserinden sonra bi daha yapmam diye düşünüyordum), onu da yaptılar, yaptırdılar.

İkinci yarının ikinci şovu ise Beşiktaş hücum hattından geldi. Beşiktaş kanatlarını keşfetti; Bobo devleşti, 1 gol pası verdi, 3-4 harcanan muhtemel gol pası daha, 1 de gol attı.

Uzattık, bağlayalım: dün gece Beşiktaş, "sınav"ı geçti. Takımıyla, seyircisiyle, başarılı bir sezon provası yaptı, en klişe haliyle, "yeni sezon için umut verdi"!
ps: iade-i ziyaret yapıldı rakip tribünden. "taraftarcılık oynamak"la suçlanıyoruz malum, ben inadına arkasındayım. sembolik bir harekettir, ama dün benimle avazı çıktığı kadar bağıran arkadaşlarımın arasında beşiktaşlı olmayanlar da vardı. tabi galatasaray'a biraz daha az küfür edilseydi daha şık olurdu!
cw

28 Ağustos 2008 Perşembe

Haydi Maça!!


Fenerle sevindik, Cimbomla üzüldük..

Sıra Beşiktaş'ta. Bu akşam çok ciddi bir sınav verecek Beşiktaş. Sınav tur geçme sınavı değil. Sınav, güçsüz bir rakip karşısında zorlanmadan, oyunun tek hakimi olarak güle oynaya 90 dakikayı bitirme sınavı. Aksi taktirde ilerleyen turlara gitme zahmetini göstermesek de olur zaten.

Malum, Beşiktaş uzunca bir zamandır bahsettiğim şekilde maçlar kazanmıyor.

Geride bırakılan 2 sezonda alınan galibiyetlerin hemen hemen tamamı 90. dakikaya salavat getirerek varılan maçlar.

Bir soru işareti de ilk 11 kafamda. Geçen maçın 11ini bozup, holosko'yu forvet oynatmasını, orta sahada İnceman, Cisse, Serdar Özkan ve Delgado bekliyorum, ama bu durumda da kanatsız bir kartal tablosu çıkıyor ortaya..Bakalım Sağlam Hocanın aklından neler geçiyor, 20:30 gibi ısınma hareketleri sırasında göreceğiz.
getqg

ofsayt (!)

skibbe, "takıma bükreş'i geçecek kadar karakter kazandıramadım bir ayda" diyecek değil, hakem diyor, ofsayt diyor..kanatlarda arda ve kewell'ın olması takımda psikolojik etki yapıyor herhalde, ilk yarıda topu alan kenara verdi..skibbe bekleri hücuma çıkarmak için ikinci yarıyı beklediğinden ne kewell ne arda arkadakilerden destek alamadı..oyunu kurması, topları doğru yerlere dağıtması için sahada olan ayhan ne oynadığını anladı mı acaba? lincoln, nonda'ya destek için vardı ama sürekli ortaya gelip oyun kurma çabasına girince takımın hücum ahengi kalmadı..bükreş kalecisinin en az 8 tanesine yanlış çıktığı 10 tane duran toptan 1 pozisyon çıkmaz mı?

skibbe devre arası ne konuştu bilmiyorum..linderoth'la, balta'ya hucüma destek verin, ileri çıkın demiştir herhalde..ben olsam ben de derdim..dün buraya "tempo yaparken, hücum yaparken savunma konsantrasyonunu kaybetmemek lazım" diye yazdık, tobi hücuma çıkarken arkasında 40 metre kulvar bıraktı..gol de oldu, ofsayt da oldu..dakika 60, sonuç 1-0'ken galatasarayda ne sistem kaldı, ne plan..saha içinde olanların özeti bu..

geçen sene oftaş maçı biter bitmez galatasaray'ın bu tarihlerde bu kalibrede bi maç oynayacağını bilmeyen varsa el kaldırsın! bükreş ligde 5.hafta maçını oynarken galatasaray almanya 3.lig takımlarıyla "2de haftayım 4te biter" maç yapıyordu daha 15 gün önce..doğru transferler ve iyi kadro şampiyonlar ligi vizyonu olmadan kalan hedeflere konsantre olabilir mi? salı-çarşamba'ya hasret kalan taraftar perşembe'yle tatmin olur mu? sorulacak çok soru var...
lk

27 Ağustos 2008 Çarşamba

şampiyonlar ligi 2008-2009

bu akşam gözlerimiz bükreş'te kulaklarımız saraçoğlu'ndayken avrupa'da da şampiyonlar ligi için son kozlar paylaşılacak..juventus, barcelona ve panathinaikos dün gece bol gollü, süslü girişler yaptılar devler ligine..ilk maçlardaki sonuçlardan sonra, marsilya, arsenal, dinamo kiev ve fiorentina'nın bi ayakları şampiyonlar liginde zaten.. standard liege, anfield'daki 0-0'dan sonra liverpool'un başına iş açar mı? rafa kurmuştur kapanını, oltaya gelmeyecektir.. günün maçı, ilk maçtaki 1-0'dan sonra schalke-atletico..

jkj

Aman ha..


"Rakibimize saygı duyuyoruz"

Allah aşkına, ne oldum budalası olduk! Juventus - Artmedia eşleşmesi mi ulan bu.

Kabul edelim Antep iyi ekip olmuş. Ama Partizan daha iyi takım. Sen Antep'e maç veriyorsan, şanssız bir şekilde de değil hani, Partizan'a değil saygı duymak, karşısında yırtınman gerek demek tur için.

Artı Edu yok, Semih yok, bence iki önemli eksik.

Artı Önlibero yetersiz Maldonado'ya emanet.

Çok zor akşam olacak, bırakın rakibe saygı duymayı, yırtının lütfen!!


ps: bu akşam takımlarımızın kayıp vereceğini düşünmüyorum. Ezeli rakipler el ele Şampiyonlar Ligi'ne gider bence.


kljmkl

26 Ağustos 2008 Salı

acaba?

kendi sahanızda iki gol yiyip berabere kalmışsanız, gittiğiniz deplasman malta'da bile olsa yolculuğunuz "acaba"larla geçer..maçtan sonra "ah aykut, istanbulda o hatayı yapmayacaktın" der miyiz, bilmiyorum..sabri yokken sağ bek tercihi önemli..skibbe, linderoth'u o bölgede oynatırsa galatasaray bu seneki sağ bekini kazanmış bile olabilir maçtan sonra..çizgiye hangi sıklıkta iner, içeri kaç orta keser bilinmez ama çizgi defansın da, ters kademenin de kralını yapar tobi..olay tek bölgede de bitmiyor tabi..ayhan ve topal ne defansın ne de hücum bölgesinin içine çok gömülmemeye çalışmalı..kewell denizli maçının yarım saatini dili dışarda, dinlenmek için çizgiye kaçarak oynadı..bu akşam yüksek tempoyla oynanması gereken maçta 90 dakika sahada kalması mantıklı olur mu? bükreş, galatasaray'ı uyutmaya çalışacaktır..galatasaray'a turu, savunma konsantrasyonunu kaybetmeden tempo, pres ve hızlı oyun getirir..kalli olsaydı, önde nonda-yaser arkalarında lincoln-arda-kewell oynardı, skibbe klasik 4-4-1-1 le oynayacaktır..herşeyden önemlisi kadrodaki herkesin bu seneye dair en büyük motivasyonu şampiyonlar ligi, bunu kaybetmemek için savaşacaklardır..

hjkh

İlk hafta gözlemleri


Sonunda hasret bitti, pek bi şeye benzemese de, bizim ligimiz başladı.

Bol gollü bir ilk hafta oldu, atan atanaydı.

Anadolu takımları çok gaz başladı lige, yeni transferlerin çoğu bana iyi gözüktü, özellikle Antep ve Antalya'nınkiler.

Beşiktaş'tan bu sene şampiyon çıkmaz; biz yine çileler içinde bir sene geçiririz. İlk 3 yine en makul hedef olur, uefa'da 4. tur neden olmasın?

Fener yine ilk hafta patladı, bu bi klasik zaten, son yüzyılda bi tek Erciyes'e 6 attıklarını hatırlıyorum, o da 100. yıllarında. Bence halen sezonun en büyük şampiyonluk adayı.

Galatasaray yine bildiğimiz gibi. Dünyanın en kötü oyuncularını koyup, bi şekilde iyi futbola yakın bi şeyler oynamaya çalışıyor, önemli kısmında başarıyorlar. Ben şampiyonlar ligine kalacağını düşünüyorum. Baros iyi bir transfer değil bence, hayırlısı olsun haklarında.

Trabzon'u beğenmedim. Umarım yeni takım oldukları içindir, yoksa bu dağınık görüntü, sezon ortalarına doğru, "darmadağın" bir görüntü olur, bu sefer taraftar şehri yakar.

Hepimize hayırlı olsun. Keyifli ve dostça bir sezon olsun dileklerimle..


dew

25 Ağustos 2008 Pazartesi

dream team & "jordan +1"

alan savunmasını aşmayı öğrendiğinde, amerika'nın önünde kimsenin duramayacağı çok açıktı..pekin'de gelene gidene 30-40 sayı fark atarak, son olimpiyat ve dünya şampiyonalarından önemli dersler çıkardıklarını herkese gösterdiler..fena da olmadı..aldıkları farklı sonuçlar ve oynadıkları oyun, 92'deki takımı düşününce basketbolseverin ağzına çalınan bi kaşık bal gibiydi..

olimpiyat macerası bitmişken son bi mesaj da kobe'ye;

kobe, majesteleri jordan bulls'da 23 giydiği için lakers'da 24 giymeye karar verdi bi kaç yıl önce..jordan, 92 olimpiyatlarında dream team'ın 9 numarasıydı.. pekin'de altını boynuna takarken kobe'nin forma numarası da 10'du..mevzu "kobe mi jordan mı" polemiğine sürüklenmeden kapatalım.. basketbolun matematiği farklıdır, 23>24 ve 9>10...

klk

18 Mayıs 1994


Henüz 11 yaşında bir genç futbol hayranıydım.

Ve henüz hangisinin daha güçlü olduğuna karar veremediğim (ama gönlüm Barça'daydı), Barça ve Milan, Atina'da Şampiyonlar Ligi Finali oynuyordu.

Barça: O güne kadar benim için dünyanın en iyi kaleceisi görünümündeki Zubizarreta (ki Türkiye'de Zubizaretta olarak bilinir); Ferer, Koeman, Nadal, Bakero; Pep Guardiola, Sergi, Amor, Stoichkov; Romario, Beguiristain 11'i ile, yani ideal 11'i ile çıkmıştı sahaya.

Milan: Rossi, Tasotti, Maldini, Galli, Panucci (Baresi ve Costacurta yokluğunda eksik savunma); Donadoni, Desailly, Albertini; Boban; Savicevic, Massaro (hücum tarafında ideal 11 sahada sayılır ama Jean Pierre Papin ve Brian Laudrup önemli eksiklerdir) 11'i ile başlamıştı.

İlk yarıda etkisiz Barça, Boban ve Saviçeviç'in kıvrak hareketlerine, bu hareketlerin sonucundaki son toplarda Massaro'nun 2 süper vuruşuna engel olamayınca ilk yarı 2-0 kapanıyordu Milan lehine.

İkinci yarı, yukarıda belirttiğim, kaleciler konusundaki Dünya sıralamamı alt üst eden olayla başlıyordu. Zubizarreta, kalesinin nerede olduğunu bir dakikalığına unutunca, ilk yarının pasörü Saviçeviç, devrenin hemen başında takımının üçüncü golünü kaydetti. 60. Dakikada ise, o ana kadar pek de iyi tanımadığım bir orta saha oyuncusu (bugünkü tabirle önlibero) çıkıyordu sahneye. Marcel Desailly, orta sahada kaptığı topu, kale önüne kadar, duvar paslarıyla sürdükten sonra, zaten mecali kalmamış Andoni'yi avlıyordu bir kez daha, ve maçın skorunu ilan ediyordu: AC Milan 4 - FC Barcelona 0.

Heyecanlı ve üzgün bir gündü. Milan dev farklı bir Avrupa finaliyle* tarih yazmakla kalmamış, çok da şık bir futbolla, sonraki 14 sene boyunca yok edecekleri bir sempati kazanmıştı gözümde.

*normalde çok kontrollü ve yakın skorlu geçen bir maç türü


fsaf

22 Ağustos 2008 Cuma

Laf a limpiks


Beijing 2008..

Gördüğümüz en görkemli olimpiyat açılışı, gördüğümüz belki en başarılı organizasyon, stadlar mükemmel vs..

Ama yoooo, ya Çin'e sempati duyarsak!!! Allah muhafaza.

Tek kutuplu siyaset medyası, buna da elini atmış işte: "Kızcaazları çırılçıplak soyup, öyle seçmişler", "daha şirin bi kızı çıkartmak için, küççücük bir kızı evine yollamışlar", "abi açılış gösterileri animasyonmuş, kolpaymııışşş!!!".

Benim derdim şu: Atlanta Olimpiyatlarında böyle şeyler olmadı değil mi (saçmalama ya, olur mu öyle şeyler), Atina'da haşa..

Tükaka yapmak için çok beklediler, bahaneleri olimpiyat organizasyonu olacaktı, nasip küçük kızlaraymış.

Halen medyadan aldığımızı olduğu gibi özümseme adetimizi bırakamadık bi kenara.
ewwf

21 Ağustos 2008 Perşembe

Marko Marin

" The way Marko Marin cut inside, feinted and finished into the corner was classy."
Borussia Mönchendgladbach'ın bu sene Bundesliga'ya çıkmasında başrolü oynayan Marko Marin için Belçika'yla oynanan hazırlık maçından sonra Joachim Löw'ün sözleri böyle.

Sezonun ilk maçında Stuttgart'a karşı ayakta kalan birkaç oyuncudan biriydi. 2. yarıda ardarda çalımlarla ceza sahası çizgisine kadar getirip kaleye yolladığı topun içeri girmemesi ise hem takımının Stuttgart karşısında umutlanmasına hem de genç yıldızın güzel bir sezon açılışı yapmasına engel oldu.

Şu sıralar herkes olimpiyatlardaki starletlerden bahsede dursun, bence bu sene Bundesliga'nın en çok konuşulan topçusu 19 yaşındaki çelimsiz sarışın olacak.

Belçika'ya attığı gol için:
hkj

ingiltere-çek cumhuriyeti

ingilizler, eriksson manita yapıp ülkesine kaçınca, gittiği her takımı adam eden fabio capello'yu getirdiler takımın başına..capello'nun yan koltuğunda da stuart pearce var..piontek'in yanındaki fatih terim gibi..rakip çek cumhuriyeti olunca maç chelsea idmanında cech, lampard, terry, cole tarafından organize edilmiş gibi geliyor..beckham, çocukları victoria'ya bırakıp ta amerikalardan gelmiş.. heskey'i görünce 6 yıl öncesini düşünüp gözleri doluyor insanın..euro 2008'de jankulovski sakat olmasa yarı final oynarmıydık, bilmiyorum..wembley'de gecenin tek güzel anının aktörü oydu...aynı saatlerde biz de oyun tarzı ermenistan'ınkiyle çok benziyor diye şili ile oynadık..her şeyi yazıp, sonucu yazmayınca orhan ayhan gibi hissediyorum kendimi..maç 2-2 bitti..

hjgh

20 Ağustos 2008 Çarşamba

gerets-marsilya-ben arfa

Avrupa liglerinde ilk iki hafta 8 atıp 4 yiyen takım yoktur herhalde..kolay kolay da olmaz zaten..

gerets "30'da oyuncu değiştiriyor, ferhat'ı, uğur'u harcıyor" diye çok söylendik ama galatasaray'ın atamadığı golleri marsilya fransa liginde atıyor..başrolde de lyon'un beğenmediği ben arfa var..

nasri'den gelen paralar şimdilik boşa gitmemiş gibi duruyor..

kj

Şükür..


Yok, yazı Kralla(?) ilgili değil.


Çok şükür ilk, belki tek olacak, altınımız geldi.

66 Kilo serbest güreşçimiz Ramazan Şahin bizi sevindirdi.

İnşallah 1 2 tane daha gelir, sporda tarihimizin en başarılı sezonunu güzel kapatırız.
fewfw

Sonrası..

Evet, bu da son 4 ay.

Az önceki mailde gördüğünüz, çooookk altlardan başlayan (93'te 67. imişiz), Haziran 2004'te 5.likle "peak" yapan ve 2005'te tekrar tepetaklak düşen sıralamamız, 2008 Mayısındasn itibaren, tabii ki Euro 2008'deki efsanevi performansla, tekrar tırmanışa geçiyor. An itibariyle de Türkiye 13. sırada 1010 puanla. Üstünde 1012 puanla Fransa, altında ise 1003 puanla İngiltere var.

Wasted'ın "sürdürülebilir başarı" takıntısı, haybeden bi takıntı değildir. Türkiye buralarda tutunmaya devam ederse, "futbol ülkesi" tabirlendirilen ülkelerden olur. Yoksa, "Yunanistan" olur.

fewf

Öncesi...


Resim, 1993'ten, yani Fifa, Dünya sıralamasını açıklamaya başladığından beri, Türkiye, İngiltere ve Fransa'nın seyr-ü seferleri.Neden bu üç ülkeyi seçtiğimi bir sonraki postta anlayacaksınız.
Tahmin edebileceğiniz üzre, Türkiye, en alttan başlayan çizgi. Sonlara doğru iç içe geçiyorlar.
Grafik biraz kötü, özürlerimle.



gws

İki resim arasındaki 7 fark

da
İsim: Leryn Franco
Yaş: 26
Ülke: Paraguay
İş 1: Cirit atmacı
İş 2: Model








19 Ağustos 2008 Salı

bomba budur!!


simoviç'in olduğu takımda hayrettin olmak neyse nash'ın olduğu takımda guard olmak aynı şeydir..giricek de bunun farkındaydı..biz biletini amerika içinden bi yere kesecek diye beklerken, o istanbul'a kesti..sözleşmesindeki rakamın kaç sıfırla bittiğini bilmiyoruz ama türkiye'de sporun her dalında sezonun en bomba transferi olduğu kesin..hayırlı olsun fenerbahçe'ye..

lkl

106-57

rüya takım, bench'in kenarına içki sofrası kurup molalarda demlense almanyayı yine yenerdi..disiplini elden bırakmayıp, 50 sayı fark attılar..tam "howard olimpiyatlar yüzünden sayı atmayı unutacak" demeye başlamışken, 50 farkın 22sini o attı..nowitzki' yi çıkarınca almanlar hikaye zaten..dünyanın en güzel isimli 3-5 adamından biri olan ademola okulaja bıraktı milli takımı, femerling desen unutmuş basketi..maçı banttan izledim, yorum geç geldi..fotoğraf olimpiyatlardaki bir başka alman takımından.."bıktık blogta lebron'un salyalı fotolarını görmekten" diyenlere..

jhj

brezilya bronza doğru..

Zafer onlara ait.. 3-0..

Messi’nin önderliğinde mavi beyazlar altına doğru koşuyor..

Nijerya sadece aşılması gereken son engel olsa gerek onlar için.. fazlası değil...


kanka


"I know all about Gareth, I am good friends with him off the pitch and I am desperate for us to sign him. "

Gerrard Başkan konuşmuş, röportajın tam metni linkte var. Biz alışığızdır Kewell yakın arkadaşı Owen'ı kandırıyor, Alex ev arkadaşı Ronaldo'yu getiriyor haberlerine. Ama KOP forumları çok sevmemiş bu açıklamaları..

link:
hj

TFF Yönetim Kurulu



Beklenen gerçekleşti, Mahmut Özgener başkan, basketçi(!) Lütfi Arıboğan tekrar başkanvekili oldu. Kimdir Mahmut Özgener bilmem, tek bildiğim babası Esin Özgener gibi Altay başkanlığı yaptığı. İlk açıklaması ise Terim ile devam ve şorta reklam oldu. Artık Lincoln'ün kıçı daha kıymetli, inşallah kaldırması daha zor olmaz :)

umalım Türk futboluna hayırlı olsun, unutulmaz olması için erken ölmesi gerekmesin.


Ana Ivanovic


Bi de dünyanın en iyi, en güzel kadın tenisçisi var.
O da, rafa gibi çok genç ve çok başarılı. Henüz 21 yaşında, üniversitede finans okuyor! Tek kötü yanı, Federer hayranı olması, o konuda da çok haksız sayılmaz zaten.
Dün akşam (fotoyu görünce yine depreşti) düşünüyodum da, herhalde beni dünyada en çok sevindirecek, en çok heyecanlandıracak "celebrity" aşkı olurdu Rafa - Ana aşkı!

Bana kızanlar olacak, ölüm tehditleri alacağım belki, ama allah aşkına, size mi yar olsaydı!
bdfbsdha

Olimpik Futbol - Bayanlar


Mayıs ortalarında bahsetmiştim ne kadar beğendiğimden kadınlar futbolunu. Marta'dan da bahsetmiştim. Umea'nın Ronaldinho'su, Brezilya kadın milli futbol takımının da tartışmasız yıldızı, 10 numarası.

Yine harikalar yarattı dün, bir attı bir asist yaptı, takımını finale taşıdı.

Brezilya'nın muhtemel altınını getirecek insan, büyük topçu.

Şiddetle tavsiye ediyorum, 21 Ağustos'taki finali kaçırmayın!
hjdbhqa

nostalji ceza yayı'nda..

nostaljiyi hep muazzez ersoy yapacak değil ya biraz da biz yapalım dedik..

bundan sonra her hafta bir kere, zihnimizde iz bırakan spor müsabakalarından seçkin örnekleri barizzio ve al lee'nin klavyesinden, üzerine naftalin kokusu sinmiş spor yıldızlarını da bendenizden okuyabileceksiniz..

duyurulur...
klj

18 Ağustos 2008 Pazartesi

kezman ve bavulları



bu gidişin dönüşü yok gibi..
lk

"Bırakın gideyim!"


Evet, Dimitar gitmek istiyor. Hemen her futbolcunun, oynamak için hayatını feda edebileceği Manchester United'a.

Tottenham taraftarlarının sevgilisi oldu çoktan bu Bulgar, ben kendisini Leverkusen'den tanır, severdim. Çok iyi topçudur bence, hatta Türkcell Süper Lig'de onun kalitesine yaklaşan forvet yoktur benim gözümde.

Artık gitme vakti geldiğini düşünüyor, ve onu yollamak istemeyen yönetime mesaj gönderiyor: "Yalvarırım bırakın hayalimi gerçekleştireyim."

fqerfqer

babasının kupası

Kimileri kazandığı Türkiye Kupası'nı babasının kupasıymış gibi kayınpederine hediye ede dursun, Silvio Berlusconi'nin babası Luigi Berlusconi adına düzenlenen "Trofeo Luigi Berlusconi" yani Berlusconi Kupası'nı Ac Milan Juve'yi 4-1 yenerek aldı.

Maçı Galatasaray-Kayserispor maçı nedeniyle bol bol zap yaparak seyrettim.

Kadrolara bakıldığında Milan bu seneye damga vurması beklenen hücum 3'lüsünün yokluğunda eldeki bütün orta sahaları oynatmıştı. Pirlo-Gattuoso-Seedorf-Ambrosini-Flamini 5'lisinden bu sene hangi 3'lü düzenli oynar bir türlü kestiremedim. Ama wing backler jankulovski - zambrotta bu sene Milan'ın kanatlarının emin ellerde olduğunu gösterdiler maç boyunca.

Juventus'ta ise yeni transferler Grygera ve Amauri'yi çok beğendim. Özellikle Amauri, Trezeguet'e forma göstermez diye düşünüyorum. Ama sağ bek buram buram bağırıyor benim yerime de bir Grygera diye. Ortanın ortasında Tiago-Sissoko-Poulsen 3'lüsü 1 Vieira etmiyor, oyunu yönlendirecek dünya yıldızı eksikliği ise oldukça net. Chelsea aç gözlülük etmese, Deco-Lampard-Ballack'tan 1'i şu takımda olsa tüm çehre değişecek eminim. Hatta defansın sağına aldıkları Bosingwa ve Teknik Direktör Scolari'yi de keşke Juve alaymış diye içimden geçirmedim değil.

Sonuçta Milan yendi ama yeni sezon için pek de fikir veremedi. Pato-Kaka-Ronaldinho başlasın hele bi o zaman daha detaylı değerlendirelim.

sjakj

¡ Finalmente !


Sonunda oldu.


Uzun zamandır beklediğim, bence çok hak ettiği başarıya kavuştu.

Pekin'deki altın madalya sonrası artık ATP de dayanamadı, Rafa'yı 1. ilan ettiler.
Dürüst olayım maçı seyredemedim, ama akşam ilk iş televizyon karşısında maçı izlemek lazım.
Edit: Dün vermişler gece 2'de maçı. Ama bugün 21:30'da ABD-Almanya basket maçı var. Onunla yetineceğiz.
edfwqf

kupa süper.. takım?

birileri skibbe'nin kulağına bi şeyler fısıldamış olmalı ki, galatasaray süper kupa maçına daha farklı bi kadroyla çıktı..ümit sakat, eldeki tek forvet de nonda iken 4-4-1-1 den başka bi şablon da olamaz zaten..

ilk yarı, galatasaray inanılmaz dağınık oynadı..kayseri'nin orta çizgide kurduğu seti oyunun hiç bi bölümünde kıramadılar..üst üste 4 pas görmedim ben..2.fatih terim döneminde önüne gelenden 3-4 yiyen takımdan bile daha karaktersiz bir takım vardı sahada..

maç başlamadan skibbe'nin kulağına fısıldamış olanlar devre arasında çığlık atmış olmalı ki, galatasaray ikinci yarıya çok farklı bi futbolla başladı..Hızlı, yerden oyun, bol pas, mücadeleci orta alan, kanatların hücuma istikrarlı desteği ve dinamik futbol galatasaray'ın kayseri'yi yarım saatte teslim almasını sağladı..

galatasaray'ın -özellikle gerets'ten sonra- dinamik bir futbol karakteri yakaladığını, takım kimyasının 3 yıldır bu yönde oluştuğunu kabul etmek gerekir..galatasaray statik oyunu bilmiyor ve öyle oynadığı zaman sonuç alamıyor..skibbe'den beklenen galatasaray'ın hareketli futbol tarzına katkıda bulunmasıdır..bunu, daha da geliştirmeye çalışmasıdır..çünkü bu takım, 2000'deki galatasaray olmaya, 2007'deki fenerbahçe olmaktan daha elverişlidir..
jkj

17 Ağustos 2008 Pazar

premier lig 1.hafta

manu an itibariyle newcastle ile cebelleşedursun chelsea premier lige müthiş bi giriş yaptı..portsmouth'u yarım saatte teslim aldılar..scolari'nin dünyada denge futbolunu en sağlam oynayan takıma heyecan ve hareket getirdiğini söyleyebiliriz.."lampard ve ballack'ın olduğu ortasahada deco'ya nasıl bi yer açılacak" sorusuna bugünkü maç sağlam bi cevap oldu..maç biteli 2 saat oldu ama lampard-ballack-deco üçlüsünün pas trafiği ve takıma getirdikleri hız portsmouth'luların başını hala döndürüyodur..deco barcelona'da oynamadığı her maçın acısını çıkarır gibi oynadı..

liverpool forvetinin toplam fiyatı ile galatasaray'a 50 binlik süper stad yapılır ama dün sunderland'e karşı onca pozisyondan tek gol atabildiler..

iyi taransfer yapan takımlar sezona kötü başlar kuralına tottenham'da uydu, boro' ya karşı etkisiz kalıp yenildiler..boro'da mido sakatlıktan geri döndü, çanlar tuncay için çalıyor...
dsd

ben büyüyünce...

cümlelerimiz "ben büyüyünce" yerine "bizim zamanımızda" ile başlıyor artık..beyazlamaya başlayan saçları, yüzdeki yorgunluk emarelerini, şimdi antrenör olan dönemin futbol ilahlarını, uzun saçlarından deri pantolonlarından eser kalmayan çocukluğun rock starlarını gördükçe tokat gibi çarpıyor yüzümüze geçen yıllar ve orta yaşa yaklaşmanın kaçınılmaz gerçekliği...

çocukluğumuzun futbol yıldızlarından biri daha dün gece "elveda" dedi..7 yıl beşiktaş, 2 yıl fenerbahçe, 1 yıl trabzon...

oktay derelioğlu'nun çalkantılarla dolu futbol serüveninden akıllarda, belçika'ya attığı sıradışı gol ve eşinin intihar haberini duyduktan sonra takım otobüsündeki çaresiz feryatları kaldı...

hgh

olimpiyat manzaraları




16 Ağustos 2008 Cumartesi

aragones'in neşteri


5 sezon, 184 maç, 93 gol, 104 asist..düz hesap yapalım, her sezon minimum 15 gol 15 asist..sakatlanmadan, ceza almadan ortalama 35 maç..

bu, alex alessandro de souza'nın rakamsal tanımı..

ferguson'un "istatistikler mini etek gibidir, gerçeği saklarlar" sözünü daha önce not düşmüştük bloga..ama alex'inkiler o kadar net, o kadar etkileyici ki, üzerinde düşünülmeyecek gibi değil..

o zaman düşünelim..

yeryüzünde 6 yıl boyunca ard arda, iniş çıkış yaşamadan, sakatlanmadan, problem çıkarmadan bu istatistiklere ulaşabilen, takımının skoruna -bu oranlarda- "direk" katkı yapabilen kaç tane futbolcu hatılıyoruz? ya da hatırlayabiliyor muyuz? var mıdır?

peki alex'le fenerbahçe ne yaptı? 5 sezon, 3 lig birinciliği, son haftada "kıl payı" kaybedilen 2 şampiyonluk, şampiyonlar ligi çeyrek finali, uefa kupası 4.tur..

kim ne derse desin, fenerbahçe'nin 5 yılda yakaladığı başarı ivmesindeki aslan payı, alex'e ve onun bu büyüleyici tablosuna ait...alex'i doğru bölgede oynatarak bu başarı ortamını sağlayan teknik direktörleri de unutmamalı...

ama fenerbahçe için de, alex için de devir değişti artık..

alex'in istatistikleri bu sezon nasıl bir parabolik hareket izler bilinmez ama aragones'in neşterinin fenerbahçenin atar-damar'ı üzerinde hareketlendiğini net bir şekilde görebiliyoruz...

sds

usain bolt


95 metre koştu, 5 metre gösteri yaptı..yaptığı hayvanlık, olimpiyat oyunları varoldukça unutulmayacak..

carl lewis'ten tutun michael johnson'a kadar bütün efsaneleri, 9.69 saniyede tarihin tozlu sayfalarına gömdü..


kuş yuvası


rüya devam ediyor


son kurban ispanya oldu. sıra arjantin'e geliyor yavaş yavaş...
dad

14 Ağustos 2008 Perşembe

kolay mı, zor mu?


"böyle maçlarda 0-0 her zaman 1-1'den iyidir" dedik, maç 2-2 bitti..skibbe hazırlık kampının çalışkanı emre aşık'ı ilk 11'le ödüllendirmeyi düşünmüş olacak ki, maça emre-servet tandemi ile başladı. meira'yı da ortada topal'ın yanında oynatarak, galatasaray'ın gerets'le kazandığı ve geçen sene kalli ile zirvesine ulaştığı hücum futbolu karakterinden -en azından bu maçlık- vazgeçmiş olduğunu gösterdi.

kabul edelim ki, beklerin hatta stoperlerin sık sık ileri çıktığı, topyekün hucüma dayanan geçen yılki "kaos" futboluyla, avrupa'da başarılı olmak mantıkdışıydı.. acı örneklerini geçen sene de gördük ondan önce de..buraya kadar diyecek bi şey yok..ama maça inanılmaz bi kaleci hatasıyla başlanınca durum değişiyor..

aykut, daha 5. dakikada steuau'ya güzel bi ikramda bulundu..bu dakikadan sonra da zaten kontrol futbolu anlamsızlaştı..meira ile topal ilk yarının ortalarına kadar birbirlerine ve defansa çok fazla yakın oynadılar. böyle olunca top da ileri taşınamadı. arda'nın önünü çok sağlam kademelerle kapattı bükreş..boşluk vermediler..hasan için bi şey yazmak istemiyorum çünkü maç içinde yaptığı herşey anlamsızdı..skibbe bu tabloyu sadece seyretti..

barış-topal değişikliği, barış topal'a göre rakip yarısahada daha çok gezen bir oyuncu olduğu için, galatasaray'ın ikinci yarıdaki oyununa "gıdım"lık katkı yaptı..nonda'nın golleri takımı biraz hareketlendirse de, hucüm anlamında momentum bir türlü sağlanamadı...balta ve emre güngör arda ve hasan'dan defansif destek alamadıkları için alanlarını bırakıp hücuma çıkmadılar..bekler ile önlerindekiler arasındaki mesafe, 90 dakikanın büyük bölümünde, 50 metreden fazlaydı..bu hücum yapmak isteyen bir takım için intihar demektir ama skibbe bunu da göremedi...

bükreşliler lincoln'ü de, hakemin çaldığı ya da çalmadığı faullerle kolaylıkla yıldırdılar..böylelikle galatasaray'ın bütün skor opsiyonları tıkandı, ortada ne oynadığının farkında olmayan, karakterini kaybetmiş bir takım kaldı...

şimdi turu geçmek için ya 2'den fazla gol atıp yenilmemek ya da mutlaka yenmek gerekiyor..

galatasaray'ın potansiyelini düşününce, zor mu?

değil...

bu geceki tabloyu düşününce, kolay mı?

o da değil...

adf

13 Ağustos 2008 Çarşamba

çocuklarımın parası

40 milyon dolar
beşiktaştan geri alınacak
çünkü yıldırım demirörenin çocuklarının parası
doğrudur..
peki beşiktaş başkanı olmanın reklam değeri ne
o değer kimin
ve bedava mı
şimdi düşünelim
300 milyon dolar atıl parası olan biri turkiyedeki herhangi bir klube bunu vereceğini soylese başkan olma ihtimali ne
%110
ve gerçekten bu parayı kullandı diyelim
ama yanlış transferler batık işler vs ile para bitsin
sonra çocuklarının parası olarak bunu klüpten almaya kalksa o klübün durumu ne olur
peki bu şartlarda klubu koruyacak yasa var mı
burası hangi ülke
o zaman cevap belli...
dsf

galatasaray-steaua bucharest


barizzio "klonlanması gereken beşiktaşlılar listesi"nde yükselişini sürdüredursun, galatasaray sezonun en kritik maçlarından birine çıkıyor..

20 yıl öncesiyle, tanju'nun sayılmayan golüyle filan vakit kaybetmeyelim.. onu zaten fanatik, fotomaç yeterince yapıyor.

galatasaray'ın karşısında, ne yapacağı belli olmayan, elenebileceği ya da elerken zorlanabileceği bir takım var. ümit, tobi ve kewell yok ama kadro derinliği bu futbolcuları çok aratmayacaktır. fiziksel olarak ne kadar hazır oldukları belli olmayan meira, servet, ayhan, topal'ın mental olarak bu maça hazır oldukları da kesin. maçın şifresi de burda biraz. abuk subuk kaza golleri olmadığı müddetçe galatasaray'ın gol yemesi zor. dakika ne olursa olsun, oyun rakip sahada ne kadar forse edilirse edilsin, savunma konsantrasyonunu kaybetmemek lazım. 0-0 her zaman 1-1 den daha iyidir.

"şampiyonlar ligine kalınırsa golcü transfer edilecek" geyiklerini oldum olası sevmem zira nonda 3 net gol kaçırırsa, mevzu "golcü alınamadığı için şampiyonlar ligine kalınamadı" olacak. bu paradoks bi yana, nonda da, onu arkadan destekleyecekler de rahatlıkla skor yapabilecek adamlar. en azından bükreş'e karşı.

barış'ı sağ bek oynatmak intihar olabilir. barış'ın hiç bir özelliği bek oynamaya uygun değil. çünkü barış'ın dağınık futbolu 2 stoperin de dengesini fazlasıyla bozuyor. (bkz. leverkusen hezimeti). sabri'nin futbolculuğu ile ilgili sabaha kadar tarşılabiliriz ama sağ bekte barış'tan çok çok daha iyi bi alternatif olduğu da kesin..

lincoln hakkında konuşamayacağım, çünkü sabah lincoln'ün ilk 18'den çıkarıldığını görürsem şaşırmam...
asa