31 Mart 2009 Salı

Üslup tartışması

Maradona'yı Pele'den daha çok severim. Ama son saldırısını anlamsız buldum.
Pele'nin çıkıp ortalıkta kendisine uyuşturucu bağımlısı demesi nahoştur, ama gerçeklere dayanır. Bizim Dios'un çıkıp Pele hakkında "he lost his virginity to a man" demesi, çeviremeyeceğim, terbiyem müsait değil, alenen yardırmaktır.

Allah muhafaza ortamı Türk politik arenasına çevirirsiniz, saygımızı yitirmeseniz keşke be hocam..
Gereksiz toplumsal mesaj verdik galiba, perdon:)

Ne güzel forma!

Ben acayip beğendim İngiltere'nin formasını. Becks kırdı rekorunu, adrese teslimlerini yaptı yine..
http://www.myworld.com.tr/tr/planlar/southside/southside_2+1a.html

30 Mart 2009 Pazartesi

Adam olacak çocuk


Bazı ünlü futbolcuların çocuklukları. Çoğu gün gibi ortada zaten, bir iki tanesi biraz değişmiş o günlerden bu günlere. Caner'e teşekkür eder, tahminleri bekleriz.



bu resimde hangisi ronnie anlayamadım misal :)

en alttaki sağlam mavra, inşallah ceza yemeyiz :)

Yazık

Fildişi Sahillerinde duvarı çöken statta 22 ölü, 130u aşkın yaralı var. Futbol can almasın..
allah rahmet etsin

27 Mart 2009 Cuma

mustafa denizli buldu "revivo"sunu


M.Denizli geldiğinden beri oynadığı futbol ve son golü itibariyle bjknın revivosu oldu tello...sivas'a attığı muhteşem golünün hazırlıyacısı ile revivonun bursaya uçan tekmeyle attıgı muhteşem golün hazırlayıcısı aynı isim,yusuf şimşek...kalede yine rüştü,fiziksel ve mevki benzerliğinden lazetiç ekrem dağ eşlemesi yapsak,şampiyonluga bu isimler yetecek mi göreceğiz yoksa m.denizli takım içinde rapaiç,serhat,andersson bulması mı gerekecek?
revivonun c.vigo fotosuna laf etmeyin,onun formasını verip ortega forması aldık

Altın yere düşmeyle pul olmaz #2

Ronaldo 2 gol daha attı Corinthians formasıyla. Başarılarının devamını diliyoruz. Türkiye'de hangi takıma gelse gol kralı olur kendisi, çok da güzel olur.
Biletix'e uyuz oldum, 1 saat uğraşıp bilet alamadım resmen! Burkay sağolsun..

İspanya'yı neden yenemeyiz


Türkiye milli takımının neler yapabileceğini hepimiz, sevinçle, kupa başında söylediklerimizden mahçup bir şekilde seyrettik geçen yaz. 2002 var bir de. Yani 6-7 senelik "iyi takım" mazimizde bir dünya, bir avrupa 3.lüğümüz var. Dünyanın bir çok ülkesinden taraftarları var artık milli takımın. Mesela Barnabeu'da maçı seyredecek olan iş arkadaşım Joaquim, (katalandır kendisi, "cakiim" diye okunur, "yoakim" ya da "hoakim" diye değil) Türk milli takımı hastası. Çünkü hiçbir takımın kendisine bu kadar kaotik, çağın tek düzeliğinden uzak bir futbol keyfi sunmadığını söylüyor. Gerçekten çok iyi bir takım Türkiye milli takımı. Velakin..

Alınan başarılarımızı biraz mercek altına alırsak, rahatlıkla Türkiye'nin nasıl takımlara karşı başarılı olduğunu görebiliyoruz. Sözü geçen 2 başarımızda, herhangi bir "büyük takım"a karşı alınmış bir başarımız yok, Brezilya'yı ilk maçta ezip, hakem yüzünden verdiğimiz maçı saymazsak (fanatik yorum, ama doğru). 2002'de Brezilya'ya iki kez kaybettik; Kosta Rika ile berabere kaldık. Devirdiğimiz takımlar ise Çin, Japonya ve Senegal!

Yine 2008'de Portekiz ve Almanya'ya kaybettik; İsviçre, Çekistan ve Hırvatistan'ı (penaltılarla) yendik.

Bunun kanımca sebebi de, teknik kapasite ve oyuncu kalitesinden ziyade (bunlar yok demiyorum, aman diyim) "gaz kültürü"ne dayanan Türk tarzının getirmiş olması bize bu başarıları. Yemiyor bunları büyük takımlar. Senegal isterse dünyayı yensin, karşısında 11 tane yeniçeri görünce basireti bağlanıyor, ama onların yendiği büyük takımların karşısında da bizim yeniçeriler "yalınkılıç" kalıyor.

İtalya, İngiltere ve Fransa karşısında nedir durumumuz? Brezilya'yı kaç kere getirebildik dize?

İnşallah utanırım, ama İspanya karşısında da, aynı durumun devam edeceği kanısındayım. Dis iz dı fıtbol, itiz dı fıtbol, vatkenaydu samtaymz??
wasted times has left the conversation

26 Mart 2009 Perşembe

İngiliz usulü orta saha

Çogu kisiye göre Dünya'nin en iyi orta sahasina sahip milli takimi Ingiltere'dir. Becks-Lampard-Gerrard-J.Cole 4'lüsü hep yanlis teknik direktörler ve Rooney'e partner bulunamamasi nedeniyle yeterince basarili olamamistir. Çünkü bu 4'lü oyunun 2 yönüne de hakim, lider futbolculardan olusmaktaydi. Dünyanin en basarili teknik direktörlerinden biri oldugunu defalarca kanitlayan Capello ise aslinda herkesin kafasindaki bu hayallerin 4'lüsünün çok da ideal olmadigini düsünmüs. Uzaktan attigi goller vesilesiyle hücum yönünü görmeye alistigimiz Lampard'in, hakettigi degeri görmeyen defansif yanini kullanmaya karar vermis. Bu sayede Gerrard Rooney'e yaklasarak Liverpool'da Torres'le oldugu gibi bir ikili olacak, Lampard ise geriden ataklari baslatacak oyuncu olacak. Taktik 4-4-2 'den 4-4-1-1'e dönecek. Lampard'in yaninda büyük ihtimalle Hargraves gibi bir dalagi yerinde bir topçu oynayacak, hatta Ingiltere özlemini kurdugu kupalara bu sekilde ulasacak belki. Ama kesin olan su ki, önümüzdeki Ukrayna maçiyla bir devir kapatacak Italyan Fabio.
canım acayip fm oynamak istiyor şu sıralar, ne dersin bariz??

eğitim şart..!


''Egitim herseyin önünde geliyor. Su anda 20 milyon genci olan Türkiye'nin bir Avrupa Sampiyonlugu veya Dünya Sampiyonlugu yoksa, 1 milyon genç nüfuslu Hollanda'nin Avrupa ve Dünya sampiyonlugu varsa; dogru düzgün bir sistemin kurulamamis olmasi, altyapiya gereken önemin ve sizin gibi gençlere gereken destegin verilmemis olmasindan dolayidir.'' demis Bülent Uygun, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Egitim Fakültesi'nde Sakaryaspor taraftar grubu ''Tatangalar'' tarafindan düzenlenen ''Türk Futbolunda Anadolu Kulüpleri'' konulu etkinlikte yaptigi konusmada.

Demek istedigi sey açik, herkesin yillardir söyledigini, örnekleyerek anlatmak istemis. Film burada kopuyor zaten. 16 Milyon nüfuslu Hollanda'nin genç oranini 1/16 alip Türkiye'ninkini 2/7 almak affedilebilir ama Hollanda'nin hiç Dünya Kupasi almamis oldugunu bilmeden sallamak pek olmamis. Ya da belki ben yanlis düsünüyorumdur, cevabi cümlenin basinda vermek için bilerek yapmistir böyle bir hata. "Egitim herseyin önünde geliyor" nasil olsa.
ağlarsa anam ağlar, gerisi ninja kamlumbağalar

25 Mart 2009 Çarşamba

Dedikodu kazanı


Manchester City want Diego Forlan to find the top corner from 25 yards and Row Z from two yards next season.

-Manchester City, Ceza Yayı'ndan topu 90'a yazsın, altı pastan dağa taşa vursun diye Diego Forlan'ın peşinde! Espiri İngiliz medyasından, taraflı tercüme benden.
al lee dişin nasıl oldu olm?

24 Mart 2009 Salı

Rafa bir kez daha


Yükselen trend Murray, yine karşısındaydı. Bu kez Indian Wells.. Nadal yoluna devam ediyor. ¡Vamos!
paola & chiara vamos a bailar

Tanrılar kurban istiyor


Lincoln ne yaptı ki? İyi oynadığı zaman kral Cassio (Benfica maçı ve civarı), kötü günde tükaka! Milli maç arası, oyunculara izin verilmiyor mu? Tüm futbolculara olduğunuz yerde kalın emri mi verdiniz? Bu ara bir takım sorunları var diye hapse mi atacaksınız Lincoln'ü? Yoksa krize kurban edilecek kalifiye bir günah keçisine mi ihtiyacınız var?
etme eşekle muhabbet küstürürsün, silme cam kırığıyla g.tün kestirirsin

23 Mart 2009 Pazartesi

haftanın üzerine soğuk bira II


3büyüklerin taraftarı olan 3genç bira içip futbol muhabbeti çevirmek için aynı masada buluşurlar,1.biralar gelir,herkes takımına sitemkardır...


BJKT:oğlum lider olacaktık,çok pis fırsat kaçtı

FBT:abi o değilde böyle bir ligte şampiyon olamazsak yazıklar olsun,çok eşek bizim takım ya

GST:abi kendi sahamızda yeniliyoruz 10kişiye olacak iş değil...


(2.biralar gelir,artık rakibe vurma sırası gelmiştir.)

FBT>BJKT:lan olum ilk5teki kimseyi yenemeden şampiyonmu olacaksınız,zevki çıkmaz

GST>FBT:olum sen hiç konuşma sizin hiç şansınız yok,fikstürüne bak

FBT>GST: sen hamburgerini ye


(3.biralarda türk futbolunu irdelenir)

GST:hocam ligin kalitesi artıyor ha, şuna bak hepimiz puan kaybettik,havuzdan gelen para ligteki puana göre dağıtıldıgı için son 3yıldır böyle oluyor heralde

FBT:saçma!ligin kalitesinin arttıgı falan yok,ön libero sayısı artıyor,gol atmak zorlaştı...avrupalı önliberoyu ,10numarayı bırakıyor biz 2ledik hatta ilerde üçleriz abi,aslında aragones denemişti futbolcular becerememişti

BJKT:şampiyon biziz ya ben ona bakarım


(3.biralardan sonra tuvalet molası ardından 4.lerde futboldan hafif kayma eğilimleri görülür)

BJKT:abi bu hafta kupon yaptıgını düşün ne para kaldırırdık yaw

FBT:hee ya ama nerden bilecen abi

GST:olum aslında belliydi ha


(5.biralarda futboldan kopulmamaya çalışılır)

FBT:abi çok güzel kız ya offff hsonu yine gördüm

GST:e yakışır kardeşime

FBT: (ince bi sesle) abi çok güzel gülüyor da tek eksisi var bjklı

BJKT:eksi değil artı olum

GST:fenerli olmasından iyidir


(6.biraların başında konu masumiyetini kaybeder,mekanda dümtektek şarkısıyla birlikte tek konu hadise ve eurovisiona çıplak çıkacagı olur...o kısmıda sansürlü verelim:))

GST : djsnıpofpıgjdfpsojgdfsohjgdpoıghd

FBT :ISADHFOS OIDSJOSIFJAĞPFD OIPJSDOPIAS

BJKT : soıdfjapoıjfdoı aofdjaoıf

bana bu birayı nerden bulabileceğimi söyleyeni,o mekana davet edecem

Haftanın üzerine bir soğuk bira..


Uzun zamandir post girmiyordum, hatta Hamburg maçinda Wasted ile yikildigimizdan beridir, ne spor sayfalarina bakiyordum ne de bloglara. Trapano'nun Ümit'li resmini bile yeni gördüm. Ama Cuma-Cumartesi-Pazar aksamlarimi Fenerbahçe, Besiktas ve Galatasaray maçlarina ayirdim. Fenerbahçe ve Besiktas yazacam biraz sonra da Galatasaray tabiki.
Fenerbahçe, Sivas-Sivas-Kayseri üçgeninde oynadigi ezici futboldan sonra Kocaelispor ve Bursaspor maçlariyla sezon basina döndü. Bu son iki maçin da kaderi hemen hemen ayniydi. Ilk yarida öne geçip uyutan ve son dakikalarda kalesinde gol gören Fenerbahçe. Halbuki biz Aragones'i öne geçtigi maçlari domine etmesiyle tanimistik. Öyle ki, uzun lig maratonunda yenik duruma düsmesi muhtemel Atletico Madrid'de dise dokunur bir basarisi olmamasina karsin, hiçbir maçta yenik düsmedigi Avrupa Sampiyonasi'nda eze eze sampiyon olmasi bu yapisina da baglanabilir. Özellikle Guus Hiddink'i mat ettigi Rusya maçi, Avrupa Sampiyonasi'nda teknik direktör galibiyeti olarak adlandirabilecegim en net maçti. Herneyse Ertugrul Saglam göreve geldiginden beri, Bursaspor'unun takim savunmasina fazlasiyla önem vermesi ki bu sayede Ömer Erdogan ve Mustafa Sarp'i yildizlastirmasi ama hücum varyasyonlarini (hali saha topçusu) Volkan Sen ve (3 güne bir Manu beni izliyor Arsene kapimda yatiyor diye aglayarak yetenegine yazik eden) Sercan Yildirim'a dayandirmis olmasinin etkisiyle ligin en az keyif veren takimlarindan birini olusturdu. Geçen haftaki Eskisehirspor maçinda Emre Toraman olmasa gol atamayacak olan Bursaspor, bu hafta Fenerbahçe'nin hücum etmeyip israrli davet etmesi üzerine gelmeye basladi. Yine de gole kadar Sercan'in çalimlarla getirip, Ilker Yagcioglu kivaminda ayagindan açtigi posizyon disinda net bir pozisyon yaratamadi. Bu arada Kayserispor ve Sivasspor maçlarinda son yillardaki en etkili futbolunu oynayan Emre'nin Türkiye'nin en az sevilen futbolcularindan biri olmasini degerlendirerek sürekli kizdirip yeni bir magazin haberi yaratmak için üzerine yüklendiler. Birsey çikaramadilar ama Emre de etkili olamadi maç boyunca. Kanattan bindirebilecek, Gökhan Gönül, Roberto Carlos, Ugur Boral, Gökhan Emreciksin hatta I.Gökçek Wederson gibi isimlere ve forvetinde Guiza gibi bir isim bulunan Fenerbahçe topu kanatlara istedigi gibi yayamiyorsa burada temel sorun topa basip, rakibi üzerine çekip bu isimleri kaçirabilecek orta saha oyuncusu azligidir ve antrenmanlarda kanat oyunlarina yeterince önem verilmemesidir diye düsünüyorum. Fenerbahçe Resmi Sitesi ise pizzayi getirdi ama pramosyonunu kendi yemis oldu bu haftasonu.
Besiktas - Sivasspor maçi bence bu haftanin en yüksek mücadele gücü ve en kaliteli maçi oldu. Patates tarlasi kivamindaki sahasinda top kayiplarina sik sik mahal verilen maçta, Mustafa Denizli Gençlerbirligi maçinda kendisine 3 puani getiren ekibi korumustu. Sivasspor ise 4-2-3-1'i tercih etmisti. Benzer oyun yapilarindaki Nonda ve Tum'u 10 numara pozisyonunda kullanan teknik adamlar beni sasirtiyorlar. Adam hem forvet olup hem de top kontrol edebilince 10 numaraya dönüsebiliyor bu memlekette. Zira Semih bile zorlanmisti birara 10 numaraya. Besiktas topu yere indirdigi her pozisyonda etkili oldu ama anlamsiz bir sekilde maçin 3'te 2'sinde topu fizik olarak kendilerinden daha üstün Sivasspor defansina dogru sisirerek harcadi. Holosko genis alan bulmakta sikinti yasayinca Bobo'ya da bekledigi destegi veremedi. Mustafa Denizli'nin Yusuf'u sol açik, Tello'yu sag açik yaparak, takimi orta yapmaktan öte içeriye dogru katetmeye ve sut çekmeye meylettirmesi dikkat çekiyordu. Öyle ki golü de soldan Yusuf'un kestigi topa şık bir vole çakan sagdaki Tello atiyordu. Ikinci yarida Mustafa Denizli Sivasspor defansinin arasinda harcanan Holosko-Bobo ikilisini oyundan alarak aralarina bomba olarak Nobre'yi sokup, ceza yayi sahasi disinda etkili olabilecek Delgado'yu oyuna aliyordu. Bu arada geçen sene bütün büyük maçlari kaybeden Bülent Uygun bu sene epeyce ders almis oldugunu gösteriyordu. Geçen sene herkese arkada bosluklar birakan Sivasspor bu sene 2. yaridaki Fenerbahçe maçlari disinda oyunu ortasahada tutmayi basardi. 2. yarida Kamanan ve Balili'yi oyuna alarak 4-3-3'e dönen ve yorulmus olan Besiktas defansini dagitmayi planlayan Sivasspor, bu sefer de her tarafa yetisen Ernst'i geçemedi. Maç iki tarafin da lehine sonuçlanabilirdi ama hakki beraberlikti gibi geldi bana.
Galatasaray için ise, hafta basinda bir dilek tutup gül agacina baglanmis skorlar vuku bulmaya baslamisti gibi geliyordu. Maçtan önce süper olacak bu hafta diyen arkadaslarima, önce yenmeliyiz sonra süper olur bu hafta diyordum. Nitekim üzdü beni Galatasaray. Maç boyunca saydim gol disinda 4 pozisyon olmus. 3'ü Galatasaray'in 1'i Eskisehirspor'un. Bu arada Riza'nin maç kazanmasi için magdur olmasi gerek, ya kirmizi kart ya haksiz penalti falan. Bu maçta 10 kisi kaldiklarinda "eyvah!" dedim. Korktugum basimiza geldi. Yukarida Ertugrul Saglam için söylediklerim Büyük Kaptan için de geçerli. Galatasaray Bülent göreve geldiginden beri pozisyon üretemiyor. Çok pozisyon da vermiyor. Ama saha içinde saga sola kosup hiçbirsey yaratamayan bir takim çikiyor ortaya. Bu maç ilk defa frikik organizasyonu yaptilar gerçi uzun yillardan sonra. Arda sordu topun basina gelirken ne yapalim diye Kaptan'a. Ayhan göstere göstere kaçarken sagdan resmen uyudu Eskisehirspor defansi. Ama gol çikamadi pozisyondan. Kewell 2. forvet gibi oynadi maçta. Hep merak ediyordum forvet ikilisi Kewell-Baros olsa nasil olur diye. Hala merakimi giderebilmis degilim ama Galatasaray'in hücumda en etkili oldugu maçlar Lincoln veya Arda'nin forvetin arkasina iyice yaklastigi maçlar oldu hep. Lincoln'den bahsetmiyecem çünkü herkes "çok dogrulari ve çok yanlislari" söyledi zaten. Ben sonuna kadar Büyük Kaptan diyorum. Kapali da Bordeaux maçinda açtigi pankartin arkasindaysa Büyük Galatasaray taraftari da öyle yapacaktir zaten. Kaptan, hata yapacak, yapacak ama sonunda ögrenecek. Ben de 2 senemi O'nun bize verdigi 30 sene askina verecegim gözüm kapali. Ama kanimca bu firsati vermeyecekler, sene sonunda görmek istemedigim bir isik (Luce) beliriyor takimin üzerinde. Zira Galatasaray'a Özcimbomlu Sezgin abi kadar faydasi olmayan Sezgin Adnan kimseye vermeyecektir basarili olma sansini. Eskisehirspor için söyleyecek çok birsey yok iyi mücadele ettiler. Taraftarlari için kendi sahasinda çok iyi ama deplasmanda yoklar deniyordu. Bu maçta tekzip etmis oldular kanimca.
Ligde henüz hiçbirsey bitmis degil. Iddiam devam ediyor, 5 maç üstüste kazanan puan farki koyar ki 3 büyükler de bunu yapabilecek güce ve tecrübeye sahip. Anadolu'dan sampiyon çikmayacak bu sene, çikmasin da zaten di mi Trapano..

Bu arada resim alakasız ama herkes yeterince mutsuz uğramış futbolcu resmi görmüştür bu haftasonu, bari bu acılı yazıyı güzel bir yere bağlayalım di mi. Ablamız schweinsteiger'in kız arkadaşı Sarah Brandner. Avrupa Şampiyonası izleme sebeplerimizdendi kendisi..
bu resim yüzünden vurulursam sorumlusu Melih Gökçek'tir böyle biline

Sarı kartlık hareketler bunlar


Hakim Warrick - Renaldo Balkman
blogun galatasaraylı yazarları, ayıp oluyo ama..

20 Mart 2009 Cuma

sanki ucuz atlatmışsın gibi kaptan




Yıl 2004, Temmuz ayının 23'ü... Fenerbahçe-S.Seigen hazırlık maçı
şimdi 23temmuz hatayınmı ümitinmi kurtuluşu?

Hamilton @ Tussaud

niye kimsenin sesi çıkmıyo?? halo askere gidiyo, duyan gelsin yarın akşam beyoğlundayız

Eşleşmeler

Hem Şampiyonlar Ligi, hem UEFA kupası için eşleşmeler belli oldu. Bu durumdan en karlı çıkan takım ManU oldu bence. Önce Portoyu, ardından Villareal-Arsenal eşleşmesinin galibini (bence Villareal) eleyip güle oynaya gelirler finale. Diğer sepet biraz sakat. Barça-Liverpool olur gibi, sonrasını kestirmek biraz güç.

UEFA'da ise, benim gözümde favori kalmadı. Artık Bank Asya LigA tadında geçecek, her maç süper çekişmelere sahne olacaktır. Atış da olsa tahminlerim: Man. City-W.Bremen /PSG-Shakhtar yarı finalleri, W.Bremen-Shakhtar finali olur, kupayı penaltılarla Shakhtar Donetsk alır. FM takımıma da torpil geçmiş oldum böylece!
yok biz Al Lee ile Şampiyonlar Ligini aldık Shakhtar'la, o ayrı :)

Türk Medyasının başarısıdır


Galatasaray Kadıköy'de final oynar mıydı? Elenmenin ardındaki suçlu kimdir? Kewell sezonun kalanında hangi mevkide oynar gibi soruları bir kenara bırakıp, bu maçı farklı bir okumayla ele alacağım.

Maçta Arda'yı sahada görmek sürpriz oldu mu? Kimileriniz için evet. Haftasonu Trabzon maçında Egemen'in hayvanlığını bir kenara bırakırsanız, Arda'nın ciddi bir sakatlığı olduğuna hiç inanmamıştım. Ama tüm camia ve tüm spor basını, ağız birliği yapmışçasına "Arda oynamayacak" diyordu. Barça'yla oynayacak takıma "Messi yok" derseniz belli bir ölçüde gevşeme yaratırsınız oyuncuların kafasında. Bence amaç da buydu. Gerçi Martin Jol da inanmamıştı buna, ama bir çok insanı yanıltıp Arda'yı sürpriz koz haline getirmeyi başardılar. Bu bir başarıdır. İsviçre maçı sonrası kendi takımını kendi yolladığı kasetlerle UEFA'ya ihbar eden basın, ya bir şeyler öğrenmişti de artık kendi takımları leyhine işler yapmaya gayret ediyordu, ya da Kadıköye doğru yürüyen bir Galatasaray'dan daha bir sürü haber çıkacağını düşünüp, avuçlarını kaşıyordu.
bu akşaaaaaaammmm gidiyoruuuuuummm elvedaaaa kozyataaaaağııınnaaaaa

19 Mart 2009 Perşembe

Mutlu Menajer


Uzun vadeli hedeflerden bahsettik durduk. Rafa Benitez geldi geleli Liverpool çıkış ivmesini de sürdürüyor, bu da bir gerçek. Kimileri "bu kadroyu da şampiyon yapamıyorsa gönderilmeli" diyedursun, benim onlara tavsiyem, Agger ile Rio Ferdinand, ya da Terry arasındaki seviye farkını, ya da bunun gibi bir çok mevkideki oyuncu kalitelerini göz önünde bulundurmaları.

Benitez bugün kulübün resmi sitesinden yapılan açıklmaya göre 4 sene daha Liverpool'da, Lazinho'ya hayırlı olsun. Kendisi şu kelimelerle ifade etmiş mutluluğunu: "I am the happiest manager in the world!".
fena çırçır oldum, bisküvi muz kapan gelsin hisarüstüne

efsane gol sevinçleri#1


Bebeto& 94Dünya Kupası Brezilya-Hollanda
ıngaa ıngaaa!!! ınga sadece ınga degildir çok şey anlatır

18 Mart 2009 Çarşamba

Forma tanıdık gibi


Ah ulan reklamın güzelliğine bak.. Watford FC
burkay büyük topçudur, öyle büyüktür ki bana bile gol attırmayı başarmıştır!!

17 Mart 2009 Salı

Türkiye çoluk-çocuğa karşı

Bana göre dünyanin en iyi forveti David Villa'nin lakabi El Guaje, Ispanya'nin Oviedo ve Gijon sehirlerini de içine alan Asturia bölgesinin dilinde oglan çocugu demek aynen su siralar Avrupa'nin en formda forveti Fernando Torres'in lakabi El Nino'nun Ispanyolca'daki anlami gibi. Ispanya Milli Takimi'nin hatta dünyanin en tehlikeli forvet ikilisinin adinin da çocuk olarak anilmasinda agabey Raul'un etkisi vardir elbet.

bu resim de flickr'dan. kim çekmiş bilmiyorum ama konuya iyi gitti. arkadaşa teşekkür..
çocuk yabancı olursa adı harry kewell, türk olursa arda turan olacak

Yuh!


Dinara Safina. Allah sahibini korusun, düşünsenize kavga falan ettiklerini!
aman gelmeeee

16 Mart 2009 Pazartesi

ideal ilk 7



geçen gün penceremin önünde güzel güzel kahvemi içerken halısaha maçından dönen gençleri gördüm;kimisi zayıf kimisi göbekli(aralarındaki ergenlik magduru) hepsinin elinde kutu kola,hepsinin ayagında çirkin rengarenk halısaha kramponları, hastalanmasınlar diye okul hırkaları yakışıp yakışmayacagı düşünülmeden giyilmiş,duyamadım ama maçı tartışıyorlardı herhalde...
bu manzaranın türkiyenin her yerinde olması ne güzel ya...biz de zamanında burkitle beraber en arkadaki sıramızda fotodaki kadroyu her cuma 3.derste kurar,her cuma her oyuncuya farklı nitelikler kazandırıp maçı almanın planını yapardık:)) antreman fırsatımız olmadığı için taktik idmanı kağıt üzerinde uygulanırdı:)))taktiğimiz bugun noucampta oynayan takımın oynadıgının aynısının benzeri:)evet taktiği tam olarak yansıtamıyor olabilirdik önümüzde engeller vardı:idman eksiği,kadro yetersizliği,sahada tek hristiyan sınırlaması,kadroda süveydiden yetişmiş genç bulundurma zorunluluğu gibi...
son olarak kadroyu tanıtırsak
kalede ilyas: gerçekten halısaha için ideal kaleciydi,isim benzerliğinden ona kasilyas derdik:),gününde oldumu 5gol atmak neredeyse imkansız:))
defans 3lüsü
et:isim ve ten benzerliğinden "etoo" demeyi çok isterdik:( ama sokak çocugu gibi her sporu yapardı;futbol,basket,hentbol,voleybol...dolayısıyla kondisyonu en iyi olan oyuncumuzdu(zaten oklardan anlaşılmıştır).maçın ikinci yarısında "koşşş eeettt,defansa ettt,arkası boş et" haykırmalarımıza dili dışarda koşarak cevap verirdi:)
vahit:defansın gökhan zanı diyebiliriz zira onun da kronik omuz sakatlığı vardı:) ama onun gökhandan farkı kolu kırılsa bile oyunu yarıda bırakmazdı:) kademeye iyi girerdi.süveydi kontenjanından hep sahadaydı:)
abdo:stili hiç benzememesine ragmen önce cafuyu sonra r.carlosu kendine benzeten arkadasımız takımın çirkef yönüydü; olmayan penaltılar,frikikler,çizgiyi geçmeyen gollerin altına imzasını atardı.maç sırasında ve sonrasındaki kavgalarda takım adına yumruk,tekme,küfür onun göreviydi.

orta saha
sezer:oklara bakarsak bütün maç sağdan bindirmelerimle karşı defansı hallaç pamuğu gibi atma,burakı asistlerimle besleme görevimlerim yanısıra defansa da yardım etmem gerekiyordu.günümüz futbolunda bir örnegim yok ne yazıkki olsa zevkle izlerdik:))
maho:bu arkadasımızı burkitle sevdigimiz için alırdık aslında:) hatta çok sevdigimizden takımdaki beyin görevini vermiştik ama ne yazıkki arkadas kendine hedef olarak futbolun doktoru olmak yerine tıp doktorlugunu seçti ve son yıllarda kadrodışı kaldı.yerini hızlı erdinçe bıraktı.(beyinsiz ama hızlı oynuyorduk artık:) )

forvet
burak:saç ve tipinin yanı sıra tek forvet oynayabilmesiyle alan shearerıydı takımın...evet fiziksel açıdan imkansız görünüyor ama yapıyordu genç.tek eksiği sıkıştıgında sol korner köşesine kaçmasıydı:)

Büyüksün Mustafa

Beşiktaş'ta güzel şeyler oluyor son zamanlarda. 2009'da maç kaybetmediler henüz. Uzun zamandır 90 dk maçını izleyemediğim için yazı yazmaya elim gitmiyor ama yakında ciddi bir analiz gelecek. Herşeyin ötesinde Mustafa Denizli'nin kalitesi ciddi bir şekilde farkediliyor. Kenardaki duruştan, açıklamalara kadar. En son Galatasaray-Hamburg maçıyla ilgili fikri sorulunca, "düşüncem yok dileğim var: Hamburg pılını pırtısını toplayıp gider", demiş. Ağzına sağlık Büyük Mustafa..
Fabien Ernst & Nisa Young

15 Mart 2009 Pazar

Birleşik Krallık usulü Premier Lig keyfi

Dün Liverpool'u Fenerbahçesi kadar seven Lazinyo'nun İstanbul'da oluşunu değerlendirelim, Manu-Liverpool maçını, Türkiye'deki bir derbi maç ortamında izleyelim diye, Taksim'deki Irish publardan birinde aldık soluğu. İngilizlerin arasında bir İngiliz maçı seyretmenin tadını anlatamam, gidin görün; tavsiye ederim efendim.

Maça dönersek Manu'nun kağıt üzerinde Tevez-Rooney-Ronaldo-Anderson 4'lü forvetiyle başlarken Liverpool ise Kuyt'u sağ kanada çekip Gerrard'ı ise 2. forvet gibi Torres'e yaklaştırmayı seçmişti. Dizilişlere bakıldığında Manu'nun kendi sahasında sağlı sollu saldırması, Liverpool'un ise kontraya çıkması bekleniyordu. Ama maç hiç de öyle başlamadı. Göbekte Mascherano ve Lucas, Manchester'a top yapma şansı tanımadı pek. Açıklar Kuyt ve Riera'nın etkili olamaması üzerine oyunu iyice göbeğe yığan Liverpool, Torres'in son zamanlardaki inanılmaz formuna güveniyordu. Manchester ise hızlı forvetleri Ronaldo, Rooney ve Park'ın hızlarına güvenerek kurmuştu oyunu. Bu arada 2 takım için de hayal kırıklığı yaratan 1er topçu vardı sahada. Porto'nun süper yeteneği Anderson ve Deportivo'nun Milli Takıma kadar yükselen sol kanadı Riera resmen yokları oynadılar bütün sezon yaptıkları gibi. İnter serisinin yıldızlarından 35'lik Giggs'i dinlendirmeyi tercih etmişti Sir.

Manu hakem katkısıyla beleş penaltısını alırken, herhalde Real Madrid taraftarları içlerinden oh olsun demişlerdir. Ama Liverpool bu golden sonra oyunu iyice yığdı Manu sahasına. O ana kadar Lazinyo'ya dönüp, şu sıralar dünyanın en iyi savunmacısı dediğim Vidic çıktı sahneye bu sefer. Yine nazar değdirerek kariyerini yok ediyorum bir topçunun farkındayım. Torres'in kaptığı topta Vidic'in hatası kadar Fernando'nun ustalığı da vardı ama. Gerrard penaltıyı attıktan sonra Sir büyük teknik adamlara özgü bir hata yaptı (6-0'lık maçta Fatih Terim). Takımın ortasını iyice boşaltarak elindeki hücumcuları sürdü sahaya. Bunlar Vidic'in 2. büyük hatasıyla birleşince fark kaçınılmaz oldu. Manu en son ne zaman Old Trafford'da 4 gol yemişti hatırlamıyorum. Bardakilerden birinin hatırında kaldığı üzere 1992'de Queens Park Rangers maçında yemiş. 1993'te Galatasaray 3 atabilmişti. Manu için hezimet oldu ama Liverpool için şampiyonluk olamayacak bu maç, kanaatimce. Zira fark hala 4 ve Manu'nun 1 maç eksiği var.
Bu arada futbolculara nazar değdirmek derken, Liverpool'un 3. golünden hemen önce de Van der Sar yemez oradan frikik dediğimi de kayıtlara eklemek isterim.
Old Trabzort

HOLİGAN


Işığın yüzüme vurduğu, sahip olduğum sorumluluklardan doğan sıkıntıların beni boğduğu anda uyanıyorum bugün. Kalbim ağrıyor, bir huzursuzluk içimde yükseliyor umarım bu geceye istinaden kötü bir işaret değildir. Tek isteğim bu gece gülümseyerek yatağa girebilmek tanrım bunu biliyorsun

Kardeşlerim beni dışarıda bekliyorlar zafer şarkıları eşliğinde, sokak onların sesiyle inlerken kalbimin ağrısı geçiyor huzur bulduğumu hissediyorum. Yükselen sesleri nefretle dolu, hazırlanmam gerektiğini anlıyorum ne de olsa bugün savaş sadece sahada olmayacak.

Bütün benliğimle onlarlayım artık, yürüyoruz şarkılar eşliğinde, her şey bize ait yürüdüğümüz toprak da bizim bu şehir de bugün. İstanbul bu gece bizi izlesin bizi dinlesin tanrı bizi bugünü yaşamak ve yaşatmak için yaratmış yaklaşık yüz kişiyiz ben ve dostlarım toprağı inletiyoruz attığımız her adımda. Bütün gözler üzerimizde ama bu tatmin olmamız için yeterli değil susuzluğumuzu dindirmemiz için daha zaman var …

Her bir cümlenin altında yatan nefretimi kusuyorum şu an, karşımda var olmasını hiçbir zaman istemediğim bir grup insan, o kadar sarhoşum ki tam olarak kestiremiyorum sayılarını. Galiba kırk kişiler gerçi kimin umurunda; sayının bir anlam ifade etmediği andayım şu an.

Kulağımın içinde yükselen ses gözlerimi karatmış bir anlığına, zaman üzerime yıkılıyor sanki o anı anlatmak çok zor sırtımı döndüğümde şüphe duymayacağım tek insan dostum dediğim kardeşim dediğim adam üzerime düşüyor her yer kımızı her yer kan ve ben bunun içindeyim yerdeyim. Duygularım karışık tam olarak algılayamıyorum olayı sabah beni evimden almaya gelen adam zafer şarkıları eşliğinde günü yaşadığım adam şu an toprağa sarılmış durumda yüzümü göğe çevirdiğimi hatırlıyorum ama aldığım darbeyi hatırlamıyorum sadece zayıfladığımı gücümü kaybettiğimi hissediyorum oysaki bugün akacak olan kan bize ait olmamalıydı.

Hayatımda yaşadığım en son gün bu mu olacak tanrım hissettiğim tek şey zayıflık içim acıyor ve gözlerim kapanıyor. Sanırım son uykuma dalıyorum bütün gücümü kullanıyorum girdaba girmemek için ama bir faydası yok. Duyduğum sesler var yükselerek gelen sesler bunlar ama biliyorum ki artık çok geç ne uğruna öldüğümü sorsalar bana cevap verebilir miyim bilmiyorum.

13 Mart 2009 Cuma

Altın yere düşmeyle pul olmaz!



Tarzını beğenin ya da beğenmeyin, bir husus tartışılmaz: "şişko", dünyanın gelmiş geçmiş en önemli bir kaç forvetinden biridir. Ülkesine dönerek tekrar yükselişe geçmeyi amaçlayan Güney Amerikalılar kervanına katıldı o da malum. Corinthians'da işler iyi gidiyor, şimdilik. Hayran kitlesinden de bir şey yitirmemişe benziyor.
ronaldao>ronaldo>ronaldinho, kapiş?

hamburg-galatasaray

kewell'ın stoper oynaması pancu'nun kadıköyde kaleye geçmesi kadar üzerinde durulası bi konu, bununla başlayalım bi defa..maçın bitmesine 40 dakika kala böyle bi hamle kabul edelim ki bi teknik adam için zar atmakla aynı anlamlı..emre aşık atıldıktan sonra stopere kewell'ı almak ne kadar kumarsa, galatasaray formasıyla henüz resmi maç oynamamış, 5 aydır sakat olan 17lik semih'i oyuna almak da bi o kadar kumar..bülent hoca ilkini tercih etti..kewell'ın genç takımda da olsa stoper oynamışlığının olması ve bülent korkmaz'a maçtan önce stoperde oynayabileceğini söylemiş olması bu kumarı biraz anlaşılır kılabilir..üstüne stoper yoksunluğundan doğan çaresizlik de eklenince, bu hamlenin bi şapkadan tavşan çıkartma gösterisinden çok daha öte olduğunu söyleyebiliriz..bu anlamda bülent korkmaz, fatih terim de değil mustafa denizli de..en azından şimdilik..
***
ilk yarı için söylenecek çok söz yok..hertha berlin maçının biraz kopyası işte..sahaya iyi dağılan, topun kıymetini bilen, dengeli oynayan bi galatasaray..bireysel hatalar yapmadıkça böyle bi oyunla bu seviyede her zaman az gol yersiniz ve sonuna kadar oyuna tutunursunuz..bu fenerbahçe'nin geçen sene iyi başardığı bi oyundu ve galatasaray (bordo rövanşını çıkarıyorum) bu sene uefa'da yoluna bu oyunla devam ediyor..agresifleşmeden, gerginleşmeden sakin oynayarak..galatasaray'ın futbol geleneğinde bu oyun yoktu ama futbol artık ne tam anlamıyla bi hücum oyunu ne de müdafaa..çağın futbolunu özetleyen en doğru kelime denge ve bunu sağladığınız müddetçe ayakta kalıyorsunuz..ve galatasaray'a kısmen de olsa bu karakteri oturtmuş olması skibbe'yi hala oldukça önemli kılıyor..
***
ikinci yarıdaki iki şokla nasıl başedeceği bülent korkmaz için önemli bi testti ama iyi skora rağmen bülent hocanın bu testi başarıyla geçtiğini söyleyemeyiz...lincoln'ü oyundan almak kabul etmeliyiz ki bi teknik adam yanlışıydı..oyun hareketlenmiş, baskı yemeye başlamışken lincoln'ü oyundan almak takımı 20-30 metre daha arkaya atmak demekti, bunu doğru bulmadım..ufak bi parantez; bu durum lincoln'ün oyundan çıkarkenki tavrını rasyonalize etmiyor elbette..öte yandan statik oynayan, topa yaklaşmayan nonda'yı rakibi daha fazla yorma potansiyeline sahip ümit karan'la değiştirmenin bu kadar gecikmesi de bülent hoca'nın ikinci yanlışı oldu..
***
bunca olumsuzluğa ve eklemek gerekir ki barossuzluğa rağmen deplasmanda gol atıp yenilmemek olabileceklerin en iyisiydi..ali sami yen'de tribün desteğiyle ve dengeli bi oyunla galatasaray bu turu da geçecektir..çeyrek final demek kadıköy vapurunun iskeleye yaklaşması demek..yağmurlu bi perşembe gününü bundan daha iyi ne güzelleştirebilir ki?
devlet leş bi kurumdur, holding ve banka da onun yardakçılarıdır, anarşist oluyorum ben.

12 Mart 2009 Perşembe

Nobre değil Vukojeviç


2 Ekim 2008'de Ertuğrul Sağlam'ı gönderen maçın Beşiktaş adına tek golünü işte böyle atmıştı Nobre. O tarihten bu yana 6 UEFA kupası maçı daha oynadı Metalist. İtalya ve İstanbul'dan dahi gol yemeden geçen Metalist, Kharkiv'de yediği golden 161 gün sonra bugün golü yine memleketinde, Kiev'de yedi.


Bu arada bugün maç yazısını Wasted kardeşim derleyecek, ben sadece Harry Harry Kewell diyeyim de içimde kalmasın. Halkalı civarlarında mesai halinde olduğumdan maçın 2. yarısına yetişebildim, izlemediğim ilk yarı neler kaçırdım kimbilir.Gönlüm yarı finalde çeyrek finalde Kharkiv'i, yarı finalde PSG'yi finalde de Manchester City'yi bitirdiğimizi görmekti. Ama bugünkü maçtan sonra Cimbom kupayı alsa bile kalbimin yeteceğinden şüphe duymaya başladım.
Harry Kewell abimdir, kardeşimdir.

4 ayak üzerine düşmek


Yine bir Şampiyonlar ligi akşamı, yine it gibi çalışıyorsunuz. 21:00 civarı işten çıkıp, çok özlediğiniz abinizi görmeye gidiyor, soluğu Beyoğlu'nda alıyorsunuz. 2 bira çakıp eve döneyim derken, bir bakıyorsunuz oturduğunuz mekan (Turkish Pub) gerçek bir futbol dostu çıkıyor. İki farklı ekranda iki maç var: Barça-Lyon ve United-Inter! Hasılı, hiç ummadan 2 maçı birden izleme fırsatı buluyorsunuz.

Barça çok fena tokatladı Lyon'u, Lyon sürekli bu en büyüklerin karşısına çıkıp erken eleniyor zaten bu kupadan, kaderleri değişmedi bu sene de. Henry ve Messi yine kendilerini kaybettiler hücum ederken. Özellikle Messi'nin golü ahlak sınırlarının bir parça dışına çıktı.

Diğer ekrandaysa yine fırtına gibi bir Manchester vardı. Barça maçından çok az kalan fırsatta da onları seyrettik, ve ne zaman baksak aman dileyen bir Inter gördük. Rooney'nin sol kanatta gösterdiği performans seyre değerdi.

Çekirge bakalım bugün de sıçrayabilecek mi? Galatasaray maçı 7'de imiş, bu sefer galiba tek şansım şirkete D Smart'lı bir televizyon alınması, önümüzdeki 6 saat içinde!

herkesleri çok özledim, en yakın zamanda ortamlara geri dönüyorum!

11 Mart 2009 Çarşamba

cezayayı loto


23.Haftanın ardından zirvenin yavaş yavaş şekillendigini düşünüyorum...fenerbahce yenilgileri sonrasın sivassporda futbolcular özgüvenini kaybetmiş,bülent uygun ise rüyadan uyanmanın faturasını yedek kulubesinden çıkarmıştı,farklı fikirde olan var mı bilmiyorum ama bu haldeki sivasın ilk 3e dahi girebilecegini zannetmiyorum.bülent uygun takımı toparlarsa tekrar motive edebilirse büyük iş yapmış olur...

trabzonda da sıkıntı yaşanıyor ama nedeni farklı:yetersiz kadro! ersun hocayı sevmememe ragmen bülent uygundan daha cok takdir ediyorum forvetinde umut bulut gibi "beyaz" çamaşır makinesi olmasına ragmen yedek kulubesini parcalayıp makinesini seyircinin önüne atmıyor...
beşiktaş'ta ise, beşiktaşlı dostlarımla fikir birliğine bir türlü varamadık. ben beşiktaşın iyi form tuttugunu ancak takımı için oynayan oyuncu eksikliginden şampiyon olamayacagını ister ve düşünürken , onlar tam tersine "delgadonun gol sevincini" anlatarak karşılık verdiler.

galatasarayda işler çok garipleşti, fernando gitti defans hattında sakat servet-emre ikilisi ve süper yedeklikten banko adamlığa terfi eden emre aşıkla ne kadar götürebilirler bilemiyorum zaten oynadıkları futbolla kendi taraftarlarını memnun edebildiklerini düşünmüyorum.bülent korkmazın kaderinin rıdvan, oguz, ertugrul, hagi, rızanınki ile aynı olacagı düşüncem devam ediyor (aslında bu durum "futbolcular geçicidir kalıcı olan fenerdir,bjkdır,cimbomdur" sözünü dogruluyor, çok da üzülmemek lazım:)) )

fenerbahçede işler iyi gidiyor, futbolcuların form tutması,aragonesin hırsı, herşey güzel şampiyonluk için tek dezavantajın fikstür oldugunu düşünüyorum,büyük maçları deplasmanda oynayacagımız için kesin şampiyonuz diyemiyorum

geri kalan 11 maça ragmen benim zirve tahminim 1fenerbahçe 2beşiktaş 3sivasspor 4galatasaray 5trabzon (kesin sonuçlar degildir,duygusal mekanizmalar sonuçları etkilemiş olabilir,tepkiniz ona göre olsun:)

yeni uygulamam: cezayayıloto zirvenin ilk 5ini birebir bil! 6lık kutu efes 33cl trapanodan hediye!(adsız yorumlar degerlendirilmeyecektir:) )
trapano:alo ben trapano burkit ordamı
allee:alo sen trapano burkit burada ihhihi

10 Mart 2009 Salı

Futbol aşkına!


Geçen seneden bir manzara aklımda. Age, Wasted ve Al Lee ile o ünlü "Doğuş" denetimleri dönemine denk gelmişti United-Chelsea finali. Şefimize (Levent üstat, selamlar olsun) kelimenin tam anlamıyla yalvarmıştık! Sağolsun son dakikaya kadar bağırtıp bizi en sonunda salmıştı. Biz de ingiliz holiganlarla beraber seyretmiştik unutulmaz finali.

Takip edenlerin dikkatini çekecek kadar, yazamayacak kadar yoğun olduğumuz şu dönemde, gerekirse aynı gurursuzlukla gidip üstlerimize yalvaracağız bugün de. Bir farkla: geçen sene hep beraberdik, bu sene hayat hepimizi farklı yerlere savurdu.

Bağlayalım, favorim Liverpool. Madrid alırsa turu çok büyük iş başarmış olur, Liverpool Galatasaray misali, Avrupa'da kırmızı görmüş boğaya dönüyor! İyi maçlar efendim.
lan trapano biraz iş yap olm, boşuna mı para veriyoz sana(?) :)

8 Mart 2009 Pazar

hatay'da bir efsane...



real madridte raul gonzalez, galatasarayda hakan şükür ne anlam ifade ediyorsa hatayspordaki karşılığı kaptan Mehmet KAKİL...
hattid çoyi ena coyii

fenerbahce'nin herzaman bir mazereti vardır

hurma akıllı ol!!!

7 Mart 2009 Cumartesi

Hatayspor başkanını buldu..


3. Lig Yükselme Grubu'nda Teknik Direktör ve eski efsane futbolcu Mehmet Kakil'in önderliğinde mücadele eden güzel memleketimin takımı Hatayspor bugün başkanını seçmiş görünüyor. Yoksa niye bu adam Hatayspor kaşkolunu boynuna dolayıp halka seslensin ki?

Kolay değil, referandum olmasa, şimdi 2. Lig'e alınmayan Hatayspor belki San Marino gibi ilk puanını Türkiye'den alan Milli Takım olacaktı. Unakıtan Eskişehir'e ne veriyorsa biz de istiyoruz. Yaşasın 31 Gençlik..
Gönlüm Abdo Dönerci'de kaldı

6 Mart 2009 Cuma

kafes futbolcusu

Brezilyalı futbolcuların salon ya da sahil futbolundan gelme hikayelerine alışığızdır. Ümit Korkmaz da 18 yaşına kadar kafes futbolu oynadıktan sonra 18 yaşında Avusturya amatör takımları tarafından keşfedilip. 2 sene içerisinde Rapid Wien'e transfer olmuş. Rapid Wien'de 2008 yılı sonuna kadar oynayan Ümit 2008 yılında Avusturya'da yılın futbolcusu seçiliyor ve Avusturya Milli Takımı'nın Euro 2008 kadrosuna dahil ediliyor.
Benim ve pek çok Türk futbolseverin Ümit'i farketmesi de bu döneme denk geliyor. Ortasahanın her iki kanadında da oynayabilen Ümit, Avrupa Şampiyonası'nda Avusturya maçlarını izlenebilir kılan tek etkendi. Topla çok hızlı ve seri, Özer Hurmacı'nın youtube'da hayran bırakan hareketlerini hemen her maçta seyrettirdi bize. Tam Türk takımları şimdi düşer peşine derken Eintracht Frankfurt'a transfer olduğunu öğrendim. Frankfurt'ta da ilk antrenmanında meşhur sakatlar kervanına katılır. Burada bir parantez açmak lazım. Frankfurt da Galatasaray gibi sakatlar ordusuna sahip kulüp Almanya'da. Bu sezon küme düşme hattının hafifçe üzerinde bulunmalarında da bu sakatlıkların ciddi payı var diyebiliriz. Ümit geçtiğimiz cumartesi dönmüş futbola, Schalke maçının son yarım saatinde görev alarak. Rapid Wien gibi küçük ligde şampiyonluğa oynayan bir takımdan, Eintracht Frankfurt gibi Bundesliga'nın alt-orta sıra takımlarında birinde oynamaya alışmak kolay olmasa gerek. Bunu Tuncay'ın Middlesborough, Tugay'ın Blackburn, Hakan Şükür'ün Torino maceralarından da gözlemleyebiliriz. Tuncay ve Tugay küçük takımlarda da gayet iyi oynarken, Hakan Şükür memleketimin kebabını özledim diyerek gol bile atamadan geri dönmüştü. Herneyse Ümit'e dönelim. Marko Marin'in Mönchengladbach'ının dibe vurduğu ligde. 13. sırada olan Frankfurt'tan seneye Türkiye'ye gelmesini beklediğim oyuncuların başında geliyor. Umalım gelişi büyük takımları beğenmeyip, piyasası düşünce Gaziantepspor'da tutunamayan frikik kralı Uğur Yıldırım gibi olmasın. Favorim açıklarında alternatif sorunu yaşayan Trabzonspor, plasem ise sol açıkta istikrarsız Uğur Boral'ın yerine geçebileceği Fenerbahçe. Gelmesi en gereksiz takım herhalde Kewell, Arda, Aydın gibi oyuncuların olduğu Galatasaray olacaktır.
ÜMİT Karan - Bülent KORKMAZ