5 Eylül 2009 Cumartesi

Sıkışmadan işemeyenlerin takımı..

Tuvalete gitmeden önce iyice sıkışmayı bekleyen, hatta okuldan eve dönünce çiş kaçmasın diye pipisini tutup doğruca tuvalete koşan çocuklar büyüyünce, sıkışmadan işeyemeyen bir toplum çıkıyor ortaya.
Bizimkiler puana sıkışınca, en sonunda çok keyifli bir Milli Takım maçı izleyebildik. Sahaya çıkan takım Kazımlar hariç üzerine çok da tartışılamayacak bir takımdı benim için. 4 defans oyuncumuzun arasındaki Estonyalı, hemşerim Gökhan'ı çok kolay şekilde atlatarak attı golünü. Gökhan maden diyelim de yedek kulübesinde O'ndan daha iyisi olmadığı sürece yapacak birşey yok elbet. Milli Takım çok ciddi anlamda tempoyu yükseltti golden sonra. Ardarda goller kaçtı. Arda-Emre-Hamit ve Tuncay gibi önemli futbolcular çok formda olunca gollerin gelmesi kaçınılmaz oldu.

Maçla ilgili birkaç oyuncuyla ilgili özel yorum yapmak istiyorum.

Öncelikle Kazım Kazım, Fatih Terim'in oğlu olduğunu çıksın açıklasın artık. Fatih Hoca bu herifi yavşak olduğu için açıklamıyor eminim bundan. Ama babalık duygusuyla Milli Takım'a çağırıyor. Hani arkanda daha önce beraber oynamadığın Sabri oynar, başkası oynar, önüne kaçamazsın pas alıp veremezsin anlayabilirim. Takımdan arkadaşın Gökhan'ın oyununu nasıl bu kadar piç edersin. Gökhan bas bas bağırdı kaç defa koş önüme diye, ama bizim Kazımlar forveti çiftlemeye çalışıyor ısrarla. Kontrollü deney yapalım istiyorum. Bir maçlığına Gökhan'ı bizim Keita'nın arkasına koyalım, bir başka maçta da Sabri-Kazımlar ikilisini koyalım. Böylece aradaki fark eldekinin ne kadar kötü olduğunu ortaya koysun. Şimdi yerine Türk olarak kimi koyalım derseniz de tek isim Gökdeniz Karadeniz. Hani günahım kadar sevmem, bence Türk futbolundan silinmesi gerekirdi bahis skandalından sonra. Ama madem silmedin, madem öyle bir karakterin yok, o zaman oynat şu adamı işte. 1-2 hafta önce Spartak Moskova maçında izledim. Rubin Kazan perişan ederken Spartak Moskova'yı Gökdeniz nasıl akıyordu sağdan, izleyen olmadı mı benden başka bilmiyorum.

Sercan Yıldırım bugün çok etkili oynadı bence. Ama böyle bir maçta son vuruşları daha etkili bir adamı sahada ya da yedek kulübesinde görmek daha rahat tutardı içimi. Ama Semihsizlikle boş kaldı yedek kulübesi. Bu sefer de Fatih Tekke geldi aklıma. Ne inat ediyosun be Fatih Hocam dedim, cümlemi tamamlamadan iki vuruşta golünü attı Sercan. Golünü attı atmasına da yapmasaymış keşke bu zor maçta kendisine güvenen Fatih Hoca'ya koşma mevzusunu. "Eyvallah Fatih Hocam, cesaret ettin oynattın beni, ama ben de seni mahçup etmedim, sana koşmama gerek yok" diyebileydin. Golü yaratan Arda Turan'a koşsaydın onun yerine ya da tribünlere, Türk Halkına mesela. Neyse olacak o kadar diyelim 10 Milyon Euro'luk süperstarımıza.

Arda Turan farkı kendi yaratıyor zaten, her kelime az olacak ona. Dikkatimi çeken en önemli nokta ise, Mleda Boleslav maçından sonra yaptığı açıklamada en büyük eksiğim şutlarım demişti. Bu seneyi buldu düzeltmesi. Tesadüf müdür, Rijkaard-Neeskens'midir bilemiyorum. Ama inşallah tesadüftür diyelim ki uğurlu gelsin Avrupa Ligi'nde.

Emre Belözoğlu çok çok iyi oynadı bugün. Hamit ile birlikte, aralarında vasıfsız koşturan oyuncu olmadan da orta saha kurulabileceğini gösterdi, Xavi-Iniesta ve Lampard-Gerrard delilerine.

Tribünler ise gayet doluydu, Meksika çabası da bir o kadar eğlenceli. Ama insan düşünmeden edemiyor, böyle stadın var, ligde top oynayan takımın var, bu kadar da futbolsever var. Neden doldurmuyosunuz bu tribünleri diye.

Daha da uzatmaya gerek yok, çarşambaya kadar sefasını sürelim bu galibiyetin. Darısı Bosna maçına artık.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

dünya kupasına bence gidemeyeceğiz..arda'nın, gökhan'ın, sercan'ın 2010'da orda olması lazımdı ama işte..

bu akşamki maçta da, tamam tuncay da emre de sercan da saygı duyulacak top oynadılar ama arda be kardeşim..onunkisi apayrı bir oyundu..oyunun altını üstüne getirdi resmen..inşallah kendisini geliştirmeye devam eder de real sociedad ya middlesbrough'a değil barcelonaya, liverpoola gider oralarda oynar..bu arada allee de yazıda değinmiş zaten, benim bu sene dikkat ettiğim kadarıyla onun için çok önemli bir eksik olan şutunu da geliştiriyor arda..devam etsin, yürüyedursun..

w.t

Adsız dedi ki...

bu arada sıkışmadan işemek başlığın ilginç olmuş sevgili allee :) sen genelde sıkışmaya fırsat vermeden işer misin? ben misal, genelde sıkıştığım zaman işerim..ama arada sıkışmadan da işediğim olur..misal maça gitmişimdir, maç başlamadan işeyesim olmasa bile gider bi işerim..böylelikle maç içinde sıkışma riskini minimize ederim..ya da talebeyken sınavdan önce işeyesimiz olmasa bile tuvalete bi uğrardık sınavda zor durumda kalmayalım diye..ben mesela 5 saat süren ad 213 ve 214 sınavları (bilenler bilir) hariç öğrencilik hayatımda sınav ortasında izin alıp helaya gittiğimi hatırlamam..gidenlere de anlam veremezdim zaten..sınavdan önce 2 dakka git wc'ye kardeşim..sınav ortasında ne kalkıp gidiyosun, izin mizin istiyorsun..neyse saçmalıyorum..başlığın güzel..

w.t

Adsız dedi ki...

Bence dunya kupasina gidecegiz... Hem de Fatih Terime ragmen..
Cunku bu takimda gercekten potansiyel var ve galatasaray bu sene gayet iyi oynuyor (sayet bizim takim gs.in kotu oldugu sezonlarda hep kotu' iyi oldugunda ise iyi sonuclar almistir.. inanmayanlar istatistikleri tarayabilirler:)

ramram dedi ki...

Fatih Terim'i orada bırakmak şartıyla gidelim derim ben :)