Rafael Nadal yine yaptı yapacağını. Önce ağlattı en büyük rakibini (damarlarında buz aktığını zannettiğimiz büyük adamı ağlarken görmek zaten apayrı bir şok), sonra kendisini övgülerle göklere çıkardı, çok da güzel yaptı. Maça 4 saatini gömen olduysa benim gibi, klişeme hak verecektir: anlatılmaz yaşanır! Bu ikilinin her maçı bir öncekinden daha zevkli oluyor.
Düşünürken sordum kendime, neden bu kadar tutuyorum bu çocuğu diye. İşte Rafa'yı sevmem için bir kaç neden:
- Kendisi İspanyol.
- Çok hırslı. Bazan mahalle maçlarında arkaşlara küsüp topa dan dun vurduğum zamanları hatırlatıyor, kaybederken suratı asılıyor, ajite oluyor.
- Tenis kıyafetleri yakalı t-shirt ve diz boyunda şort olduğu halde kolsuz t-shirt ve capriyle çıkıyor bir çok maça.
- Taraftar kitlesi var ve her fırsatta onlara selam duruyor, normalde bu da tenis için alışık olduğumuz bir durum değil.
- Son olarak, kendisine o.ç. diyen (kendine baksın) Fernando Verdasco'yu (kendisini sevmememin asıl nedeni daha ezikçe tabi, yakın zamana kadar Ana Ivanoviç'le beraberdi)bi güzel susturdu.
Uzun sözün kısası: henüz 23 yaşında Rafa, çok genç yaşta elde ettiği başarılar inşallah bozmaz da, daha bi 10 sene kadar izleriz Allah'ın delisini!
feliz cumpleanyos!
3 yorum:
dakika başı götünün arasına kaçan kaprisi ve kendini parmaklayışı hasta ediyor beni.
olumlu manada bi hastalık mı?
Kaşıma olayını bir tarafa bırakırsak Federer taraftarı olduğum bir günde saygımı kazanmış olan kimse
maç sonrası konuşmasında da açıkca gözüküyor ki artık tenis dünyasının yeni kralı bir ispanyol ...
Yorum Gönder