21 Şubat 2009 Cumartesi

kurtlarla dans


Roma, Galatasaray için her zaman özel bir takım olmuştur. 1992-93 sezonunda Kalli'nin kurduğu genç takımın Roma'da (Aldair&Hayro ikilisi sağolsun) 3-1 yenildiği, rövanşta eksiklere rağmen İstanbul'da Galatasaray'ın 3-2 kazandığı maç sonucu elenmemiz, çocuk yaşta unutamadığım maçlardandır. Yazının başlığı da Roma'yla eşleşmemizin ardından Roma'nın logosuna atfen bir gazetenin attığı başlıktı. 3-1'lik maçta Hakan'ın golünde yorumcunun (kim olduğunu şimdi hatırlamıyorum) "altın çocuk bu altın" diye bağırışı hala aklımdadır. Keza 2001-2002 sezonunda -ki benim İstanbul'daki ilk senemdir, henüz Galatasaraylı bir tayfam oluşmadığı için yalnız gittiğim maçlardan birinde Capello'lu Batigol'lü Roma'dan 90+3'te Fleurquin-Mondi ikilisinin hediyesiyle beraberlik golünü yediğimizde yere çöküp hüngür hüngür ağladığımı da unutmam mümkün değil. Rövanşta yine öne geçtiğimiz maçta beraberliği koparan çirkef Roma'nın bütün Galatasaraylıların silinmeyecek öfkesini kazanmasına yol açan olaylar da aynı seneye tekabül etmektedir. Ama yine de sarı kırmızı renklerinden mütevellit maçlarını seyrederken gönlüm kayar hep Roma'ya. Neyse yine çok uzatmadan bugünkü maça dönelim.


Roma, seneye büyük hayal kırıklığıyla başladığında, herkes geçen senenin en başarılı teknik direktörlerinden gösterilen ve herkesin ağzında dolaşan 4-6-0 taktiğinin en iyi uygulayacılarından olan Spaletti'yi tesadüfi bir başarının mimarı hatta fazla şişirilmiş olarak gösterdi. Sene içerisinde sürekli sakatlık belalarıyla boğuşmalarına rağmen geçen haftaki Atalanta hezimetine kadar 7 hafta üstüste mağlubiyet görmeyen Roma bugün de Siena'yı tek golle geçti. En golcü oyuncusu Vucinic'in sakatlıktan ve Roma'nın Gerrard'ı olarak ilan edilen De Rossi ve Perrotta'nın cezalarından dolayı oynamadığı, 60. dakikasında da Cicinho'nun sakatlanarak yerini genç Filipe'ye bıraktığı maçta, kaptan Totti de sakatlıktan yeni çıkmış olmasının etkilerini gösteriyordu. Bir türlü oyunu istediği gibi yönlendiremedi. Bunlara rağmen Mexes'in mükemmel oyunu (ki son Dünya Kupası'nda Hollanda hezimetinde Thuram'ın yerine oynaması gereken kişiydi) Riise'nin etkili bindirmeleri ve Taddei'nin eski takımına attığı müthiş gol Roma'ya galibiyeti getirdi. Burada Mexes'e özellikle değinmek gerek, zira Siena'nın ceza sahasına kadar girdiği ve çok tehlikeli olabilecekleri ataklarında top hep Mexes'in ayaklarında eridi ki Sienali Maccarone ve Frick resmen kafayı yedi. Bu arada Siena'da eski Romalı ve Galatasaraylı Barruso'nun da bulunduğunu ancak bu maçta ilk 18'de olduğunu belirtelim.



AS Roma bu galibiyetle tekrar potaya girdi mi? Tabii ki hayır. Hatta herhangi bir pota görme şansları da yok. Ancak seneye UEFA kupası adaylarından biri olabilir. Yine de şu Roma kadrosunu Milan ve İnter kadrolarıyla kıyaslayınca bu takımlarda ilk 11 oynayabilecek oyuncuları Mexes, De Rossi ve Totti'den ibaret. Geri kalanı ancak iyi yedekler olabilir. Bu durumu gözönünde bulundurup değerlendirmek gerek Spaletti'nin Romasını diye düşünmeli derim.
Capello+Lima, ikinizi sildim sakın karşıma çıkmayın.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

o yorumcu hıncal uluç'tu..uğur tütüneker ilk yarıda kırmızı görmüş, galatasaray 70 dakikaya yakın 10 kişi oynamıştı..adamım hasler'ın çizgide belini kırmadığı galatasaraylı kalmamıştı..top bi pozisyonda 4 defa üst üste direkten dönmüştü ama galatasarayın o günkü balı son dakikada gol yiyerek yalan olmuştu..hey gidi günler..daha kepek problemim yoktu o zamanlar..

w.t

fufinho dedi ki...

lima'dan temiz sopa...