Çok büyük beklentilerim yoktu maç başlamadan önce. Hatta dürüst olayım, Burkit'i aradım, "maçı izleyeceksen yanına geleyim" dedim, yoksa izlemeyecektim maçı. Nasipmiş, iyi ki izlemişim!
Çok hareketli başladı maç. Brezilya tüm takım halinde hücum etmeye çıkmıştı, her hallerinden belliydi. Ronnie'yi çok özlemişiz. Pas hatalarına rağmen sahanın en gösterişlisiydi. Robinho süperdi. Çok hırslıydı. Özellikle 2. golde önce Pirlo'nun ayağından topu çalışı, sonra tüm savunmayı 2 hareketle markete yollayışı, kapanışı da süper bir vuruşla yapıp Buffon'u avlayışı.. Görülmeye değerdi. Adriano istekliydi ama etkisizdi. Adamım Elano ise bildiğimiz gibi, bir var bir yok maçın içinde. Olduğu saniye maçın kaderini değiştiriyor ama! işinize gelirse oynatırsınız.. Marcelo'yu çok takdir ettim. İki yarısahada da çok çalışkandı. Aslında tüm bu oyuncuların sıkı performansı beni şaşırtmadı. Asıl şaşırdığım, Brezilya'nın ne kadar güzel bir takım kimyası oluşturmuş olduğu. Oyuncular gözleri kapalı paslaşıyor, savunma konusunda sürekli yardımlaşıyor. Dunga'ya helal olsun demek istiyorum.
Gelgelelim İtalya'ya. Lippi 4-3-3'ten vaz mı geçmeli, bilemedim, bana öyle geldi. Hadi geçmedi; Pepe, Di Natale, Gilardino 3lüsünde İtalya forveti çıkar mı? Baggio'nun hayaleti peşinizi bırakır mı? Veya Del Piero bu takımda neden oynamasın ki? Amauri ne oldu? Onu da geçin, İtalya milli takımı, savunma deyince dünyada akla gelen ilk kelimedir, dün geceki ikinci golü yer miydi, yoksa o adamı o ceza sahasında ağlatır mıydı? Sorularla dolu kafam. Tanınmayacak haldeydi dün italya. Başta ise en büyük hayal kırıklığı: Pirlo! Yakışıklı (!) futbolcuya nazar değmiş gibime geldi.
Netice itibariyle, dün gece bir futbol şöleni izlemedik. Tek taraflı bir futbol, direnci düşük bir İtalya ve 2010 Dünya kupası için güzel sinyaller veren bir Brezilya seyretmiş olduk. Bu sayılmaz, 94'ün rövanşı başka maça kalır derim ben.
Güney Afrika yetiştiremesin şu statları, yakın bi yere alınsın kupa, biz de gidelim izlemeye..
1 yorum:
Yorum Gönder