21 Ağustos 2011 Pazar

mahalleye yeni gelen ispiyoncu



Mahalleye gelen yeni çocukla başlanmış biz de o yeni çocuktan bahsedelim. Yeni çocuk mahalleye gelince orada oynanan oyunun kurallarını bilmiyordur. Onun bildiği nasıl oynanması gerektiğidir. Onun bildiği oynananın sadece bir oyun olduğu ve bu oyundan nemalanan çok kişinin olduğudur. Onun bildiği bu mahallede yada başka bir mahallede aslolanın dürüstlük ve haysiyet olduğudur. İsterse mahalledeki bütün çocuklar ve mahalledeki en kabadayı çocuktan korkan topun sahibi olan çocuk bu oyun böyle oynanır desin, bizim yeni çocuk bu oyunu bozacaktır.


"Manyak mısınız" der, "böyle oyun oynayamayız, yan mahalledekiler görürse bu ne biçim oyun der, topumuzu elimizden alırlar".


Topun sahibi ama kabadayıdan ödü kopan çocuk da "bu bizi yan mahalleye şikayet ediyor, dövün!" diye bağırır. Hele ki oyunun bu şekle gelmesine en çok sevinen, yaşça büyük olan paragöz "atalım bunu mahalleden" der. Halbuki bilmezler ki yan mahalleler bu mahalleyi biraz olsun kaale alıyorsa bu çocuğun mahalleye kattığı kalitedendir. Yoksa artık kimsenin umursamadığı aşağı mahallelerden bir farkı kalmayacaktır bu mahallenin.


"Kesssss artık" diye bağırırlar çocuğua oyunlarının açığa çıkmasından rahatsız, aramızda anlaşır istediğimiz gibi oynarız diye düşünenler. Daha da beteri derler ki "senin abilerin de böyle oynardı bu oyunu" diye. O da der ki, "kim nasıl oynadıysa çeksin cezasını, hepimiz çekelim. Ama kendi aramızda çekelim ki, temizleyelim ki, kimse gelip almasın topumuzu elimizden. Ben bu oyunu sizin kadar iyi bilmiyorum ama sizin kadar seviyorum. Şayet biri topumuzu elimizden alırsa ve bu yüzden hepimiz yanarsak topun sahibi olan da, kabadayı olan da bunun hesabını veremez".


Bunu duyan kabadayı ve topun sahibi toplanırlar ve sonra derler ki "bu çocuk bizi şikayet ediyor, başımıza bişey gelirse biz bu oyunu bok ettik diye değil, bu çocuk bağırdığı için gelcek, mahallemizin marka değerini düşürdü."


Yeni çocuk böyle yaşlı gözlerle bakar zavallı mahalleye ve kurdukları düzene. O ne kabadayı hapse girsin ister, ne de bir daha top oynayamasın. Tek isteği hep beraber güzel güzel oynamaktır oyunu. Ama olacakları görebilmek acıtır içini. Kulağında tek yankılanan ise "kesss artık" diye bağıran mahalledeki diğer çocuklardır.



PS: Sevgili Trapano'nun aşağıdaki yazısı ile okunursa bazı boşluklar daha iyi dolacaktır diye tahmin ediyorum

6 yorum:

köşeli dedi ki...

başkanın söylediklerine kızılıyor, ona ayar verilmeye çalışılıyor, "sus sistem böyle" demeye getiriliyor!
bu körler, sağırlar davasında tek doğru konuşan emin olun "futboldan anlamayan (!) ünal aysal'dır." çünkü kral çıplak diyor.
play-off saçmalığına da tek sesini yükselten ünal başkan değil mi?
play-off saçmalığının bir şark kurnazlığı olduğunu söyleyen tek kişi ünal başkan değil mi?
o konuya da değinilmesi gerek. çünkü külliyen saçmalık.
ve ağlayanlar;
kardeşim yaptıysanız cezanızı çekeceksiniz. bizim sizinle farkımız şu, biz başkanımızın şike yaptığını öğrenirsek adliye önüne gelir galatasaray'a sürdüğü lekeden dolayı onu protesto ederiz, sizse sahip çıkarsınız.
olay budur.

Adsız dedi ki...

yazı güzel de hiç alakası yok benim postla...

trapano

Adsız dedi ki...

hiiiç ama hiç alakası yok... bayramda gelirsen antakyaya bunu yüzyüze tartışalım
trapano

Al lee dedi ki...

Bayramda arsuzdayim, ben hala oldugunu dusunuyorum, konusuruz anlasiriz trap :)

Mehmet Ali dedi ki...

Cok guzel yazi olmus, bilhassa Alta dusulen yorumdan sonra...

Ben herzaman FB tarftari ile GS taraftari arasindaki farki soyle yorumlamisimdir:

Onlar takimlari icin oldurmeyi (kill 4 U) BIZ olmeyi (Die 4 U) Goze aliriz, fark bu!

Adsız dedi ki...

@MEHMETALİ
fenerle beşiktaş arasındaki farkı migros ile çarşı olarak mı değerlendiriyorsun?
trapano