25 Ağustos 2008 Pazartesi

18 Mayıs 1994


Henüz 11 yaşında bir genç futbol hayranıydım.

Ve henüz hangisinin daha güçlü olduğuna karar veremediğim (ama gönlüm Barça'daydı), Barça ve Milan, Atina'da Şampiyonlar Ligi Finali oynuyordu.

Barça: O güne kadar benim için dünyanın en iyi kaleceisi görünümündeki Zubizarreta (ki Türkiye'de Zubizaretta olarak bilinir); Ferer, Koeman, Nadal, Bakero; Pep Guardiola, Sergi, Amor, Stoichkov; Romario, Beguiristain 11'i ile, yani ideal 11'i ile çıkmıştı sahaya.

Milan: Rossi, Tasotti, Maldini, Galli, Panucci (Baresi ve Costacurta yokluğunda eksik savunma); Donadoni, Desailly, Albertini; Boban; Savicevic, Massaro (hücum tarafında ideal 11 sahada sayılır ama Jean Pierre Papin ve Brian Laudrup önemli eksiklerdir) 11'i ile başlamıştı.

İlk yarıda etkisiz Barça, Boban ve Saviçeviç'in kıvrak hareketlerine, bu hareketlerin sonucundaki son toplarda Massaro'nun 2 süper vuruşuna engel olamayınca ilk yarı 2-0 kapanıyordu Milan lehine.

İkinci yarı, yukarıda belirttiğim, kaleciler konusundaki Dünya sıralamamı alt üst eden olayla başlıyordu. Zubizarreta, kalesinin nerede olduğunu bir dakikalığına unutunca, ilk yarının pasörü Saviçeviç, devrenin hemen başında takımının üçüncü golünü kaydetti. 60. Dakikada ise, o ana kadar pek de iyi tanımadığım bir orta saha oyuncusu (bugünkü tabirle önlibero) çıkıyordu sahneye. Marcel Desailly, orta sahada kaptığı topu, kale önüne kadar, duvar paslarıyla sürdükten sonra, zaten mecali kalmamış Andoni'yi avlıyordu bir kez daha, ve maçın skorunu ilan ediyordu: AC Milan 4 - FC Barcelona 0.

Heyecanlı ve üzgün bir gündü. Milan dev farklı bir Avrupa finaliyle* tarih yazmakla kalmamış, çok da şık bir futbolla, sonraki 14 sene boyunca yok edecekleri bir sempati kazanmıştı gözümde.

*normalde çok kontrollü ve yakın skorlu geçen bir maç türü


fsaf

7 yorum:

Adsız dedi ki...

stoichkov hayranı kuzenlerimle izlemiştim o maçı...benim bir tarafım yoktu ama kuzenlerim için barçayı destekliyordum.atılan her golde geçen her dakikada kuzenlerimin "yap birşeyler stoichkov " feryatları benimde zvonimir boban hayranlıgım artıyordu:)))
trapano

Adsız dedi ki...

Boban bey aynı zamanda hem Milan taraftarı için bir futbol efsanesi, hem de Hırvatistan halkı için bir halk kahramanıdır. İç savaşta ülkesi adına sokak kavgası vermiştir.

wasted times dedi ki...

aynı senenin ilk şampiyonlar ligi maçında barça'nın rakibi galatasaraydı..kubilay atmıştı maçın başında..sonra koeman frkikten ve amor'un golleriyle 2-1 bitmişti maç..hayri hiçler'i de anmadan geçmek imkansız; eveet, dakika doksan ve orta sahada rakibimize calim atabiliyoruz, iste avrupalilik bu...

:)

Al lee dedi ki...

ne yazık ki oyle olmadı hocam, bu bahsedilen ilk şampiyonlar ligi finaliydi, biz 1 gol atarak mezun olmuştuk, ilk maçımızda barça ile 0-0 berabere kalmıştık

wasted times dedi ki...

allee galiba 93'teki maçla karıştırdı..daha doğrusu "sezon"la "sene" kelimelerini karıştırdı..evet aynı SEZON barça galatasaryla aynı gruptaydı ve ilk maç 0-0dı..ama aynı SENE (yani finalden sonraki sezon) galatasaray barça ile yine aynı gruba düştü ve 2-1 yenildi nou campta..

hafızam beni yamultmuyodur :)

Al lee dedi ki...

wasted, hafızan seni yanıltıyor ne yazık ki :)
http://en.wikipedia.org/wiki/UEFA_Champions_League_1993-94

wasted times dedi ki...

galatasaray-barça istanbuldaki maç 0-0 bitti ve tarihi 1993..ispanyadaki de 2-1 ve tarihi 1994..sezon, sene olayı yani..ikimiz de aynı şeyi söylüyoruz ama sen beni anlamıosun :))