1 Haziran 2010 Salı

Bursa yazısı


Bir çok okuyucu, arkadaş, izinli blog yazarı vs'den aldığımız geri bildirim, "bir Bursa yazısı yazmadınız" oldu. Olaya açıklık getirmek adına bu yazıyı şu anda kaleme alıyorum.

Aslında bu yazının çok önceden trapano'dan gelmesi gerekirdi, zira fener hakkında en iddialı yazıları kaleme alan insanlardan biriydi Ercan Saatçi'yle birlikte kendisi. Ancak olmadı.

Mesele şudur ki efendiler, tuttuğum takım olan Beşiktaş geçen sene şampiyon olduğunda, bambaşka bir konu olan "İzmir ve Taso'nun düğünü" teması üzerine yazdığım yazıya 2 satır enjekte ederek geçiştirmiştim. Çünkü bu konu hem hakim medyada hem de futbol bloglarında zaten yüzlerce kez yazılacak, temiz ve kirli cümleler havada uçuşacak, holigan tavırlar kaçınılmaz sergilenecekti. Biz de burada "belgesel-caz" (Cem Yılmaz tabiriyle) blogu tutmuyoruz sonuçta, ancak olayımız taraftarlık değil, gözlemcilik. Bu zemini mümkün olduğunca kaybetmemeye çalışıyoruz. Bu nedenle mazur görünüz, kim olsa şampiyon, aynısı olurdu, kimseye garezimiz yoktur.

Düşünceme gelirsek, hakikaten önemli bir spor olayıdır. Türkiye'nin daha iyi bir futbol ülkesi olması adına da bence pozitif bir gelişmedir. Ancak, kimilerine göre dalga geçilecek bir açıklama da olsa, "tekrarlanmayan başatı tesadüftür". Ve kanımca tekrarlanması da epeyce zor olacaktır. Her ne kadar epeydir iyi sezonlar geçiremese de, Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe bayrağı bir şekilde geri alacaktır. Neticede "futbol kültürü" dediğimiz şey değil midir Almanya İtalya gibi ülkelerin kötü oynadığı turnuvalarda bile kupa kazanabilmesinin sırrı.

Hiç yorum yok: