5 Şubat 2010 Cuma

başsız ve kanatsız bir kartal ile varolmak üzerine..


Maça başlamadan önce üzerine çokça konuşulan Yıldırım Demirören ve protesto girişimleri hakkında iki kelam etmek isterim. Bu blogda da defalarca yazdık söyledik Tüpçü'den hazetmediğimizi, Beşiktaş'a yakışmadığını vesaire.. Ama hafta boyunca konuşulan maçın 15. dakikasında stadı terk etme fikri bana hiç cazip gelmedi. Bu takımın gerçek sahibi olduğunu ortaya koymak için var olmak zorundasın. Tüpçü olsa da olmasa da sen orada olacaksın ki var olasın. Yoksan, tribündeki boşluksundur en fazla. Bugün Beşiktaş başkanı yani kartalın başı bile yoktu anlı şanlı BJK tarihinde ilk kez olan 20-0'lık galibiyetine rağmen. Nedenini bilmiyorum ama bence korktu gelmekten. Beşiktaş başkanı ilk maçına gelemiyor, Beşiktaş'ı en çok sevenler ve orada olması gerekenler 15. dakikada gitmekten bahsediyor. Bu kime cezadır kime ödül biri anlatsın.

Maça dönersek Gençlerbirliği ile Beşiktaş arasındaki fark kaliteydi, kalite kazandırdı diyebilirim. Gençlerbirliği 2. gole kadar gayet dirençli top oynadı. Ama 3 kritik bölgedeki kazmaları İlhan-Burhan-Kahe maçın oyunun kaderini direkt olarak etkiledi. Sağ tarafı Orhan-Burhan, sol tarafı Aykut ile oyuna sonradan giren Hurşut iyi idare ediyorlardı halbuki. Mustafa da oyunu son bölgeye yıkmak için gayet iyi duvar görevi görüyordu maçın genelinde. Ama son noktayı koyacak kalite ve tecrübe yoktu anlaşılan.

Beşiktaş'ta ise Mustafa Denizli'nin yokluğunun en önemli etkisi 2. gol olana kadar Bobo'nun çoktan çıkmış olacağıydı. Ama Bobo gibi bir golcün varsa güveneceksin. Zira ceza sahası içerisinde topu sırtı dönük bu kadar iyi kontrol edip dönebilen kaç santrofor var Türkiye'de sorarım. Tabata ise başlı başına bir konu. Gaziantepspor'dayken abartılmaması gerektiğini savunurdum ısrarla. Beşiktaş'tayken ise ilk kez ciddi ciddi Galatasaray maçında görmüştüm. Faydası, oyun bilgisi bu kadar ortada olan bir adamı bu kadar tartışılır kılabilecek tek etken olabilirdi, o da satın alımı süreci. Aynı paraya alındığı Mehmet Topuz'dan çok daha yetenekli ve faydalı olduğunu düşündüğüm Tabata, satın alımı süreci ve artık mide bulandıran Demirören hamlelerinin kurbanı olmuştur ve her muhabbette futbol tanrılarına meze olarak sunulmuştur. Bugünkü maçın başından sonuna etkisini ortaya koydu. Beşiktaş kadrosuna laf edenler bilsin ki Ernst-Fink-Tabata 3'lüsü ligin tartışmasız en iyi orta 3'lüsü, Sivok-Ferrari ikilisi biraradayken de en iyi defans tandemidir açık ara. Sivok bugün oyun kuruşu, yer tutuşu ve hücuma katılışıyla kendini gösterdi yine. Ama gövde ve pençe tek başına uçurmaz kartalı. Kanat lazım uçmak için kanat.

Bir de başta Bariz ve Ram olmak üzere etrafımdaki Beşiktaşlı arkadaşlara teessüflerimi sunmak isterim buradan. Haftaboyunca maça gidelim dedim bir Galatasaraylı olarak, belki de sırf stada olan özlemimi gidermek için. Herkes suspus oldu. En son aklıma yine Galatasaraylı Wasted geldi, o da halk arasında Auditor hastalığı olarak bilinen fazla mesaiye kurban gitmiş. Sağlık olsun gideriz birarara. En azından biz varolalım bir yerlerde..
Sençlerbirliği

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ben de teessuflerimi sana sunuorum, ben aklina bile gelmemisim..

KinG