4 Mayıs 2009 Pazartesi

Söylenecek söz bırakmamış


Güntekin onay, bence türk spor basınının yüz akıdır, en sevdiğim spor insanlarından biridir Türkiye'de. Bugün Beşiktaş ile ilgili yazdığı yazıda da, bence son noktayı koymuş bu konuda söylenebileceklere. Ben, Burkay kardeşimin Ankara'dan 200 km/saat hızla sürüşüne rağmen maçın 2. yarısına yetiştim ancak. Aklımda kalan semihin güzel golü ve Filip Holosko denen adamın bizim lige 3-4 gömlek fazla olduğunu ispatlayan gol var maça dair, bir de radyodan duyup özetini izlediğim Emrah aşırtması.

Yine mi kursağımızda kalacak peki?

Buyrun, Sayın Onay'ın yazısı:

Tartışılacak bir şey yok; Beşiktaş'ı şampiyonluk yarışında bu noktaya Mustafa Denizli getirdi.
Ancak Beşiktaş, hem Bursaspor maçında hem de Fenerbahçe derbisinde ayağına kadar gelen büyük fırsatları da Denizli'nin yanlış tercihleri yüzünden tepti.
Peki neydi bu yanlışlar ?

1- DELGADO TAKINTISI
Beşiktaş kendisini şampiyonluk yarışındaki en güçlü aday yapan ivmeyi 2009 yılında oynadığı maçlarda elde etti.
Bunda Denizli'nin payı tabii ki çok büyük. Puan olarak rakiplerinden gerideyken futbolcuların özgüvenini yeniden kazanmasını sağladı. Ancak Mustafa hocanın sakatlıktan kurtulduktan sonra yeniden takıma giren Delgado’dan bir türlü vazgeçmemesi ve ısrar etmesi takımın dengelerini de bozdu.
Yabancı kontenjanı yüzünden takımın dengeleri değişti, bazen Delgado’ya formayı vermek Cisse’den vazgeçmek anlamına geldi. Peki bakalım Mustafa hocanın çok güvendiği Delgado kendisine ısrarla güvenen hocası için ne yapmış ligin ikinci yarısında...
Kaptan Delgado, Beşiktaş’ın şampiyonluk yürüyüşünde ne katkı yapmış dikkatlice mercek altına alalım:
Beşiktaş-Antalyaspor 1-0 (Delgado yok.)
Beşiktaş-Denizlispor 1-0 (Delgado yok)
Konyaspor-Beşiktaş 0-0 (Delgado yok)
Beşiktaş-Trabzonspor 1-1 (2.yarı girmiş 45 dakika oynamış, gol veya asisti yok)
Gaziantepspor-Beşiktaş 0-3 (Delgado yok)
Beşiktaş – İBB 2-1 (ilk 11’de oynamış, 60 dakika oyunda kalmış, maç 0-0 iken çıkmış.)
Hacettepe-Beşiktaş 2-3 (İlk 11’de başlamış, 76 dakika oynamış, 1 gol atmış)
Beşiktaş-Gençlerbirliği 3-0 (İlk 11’de başlamış, 59 dakika oynamış, 0-0 iken oyundan alınmış)
Sivasspor-Beşiktaş 1-1 ( son 23 dakika 1-1 iken girmiş)
Beşiktaş-Kayserispor 1-0 (Delgado yok)
Kocaelispor-Beşiktaş 1-3 ( Son 13 dakika 1-1 iken girmiş, gol veya asisti yok)
Beşiktaş-Bursaspor 0-0 ( İlk 11’de başlamış, 58’inci dakikada oyundan alınmış)
Eskişehirspor- Beşiktaş 0-2 ( İlk 11’de başlamış 90 dakika oynamış, gol veya asisti yok.)
Beşiktaş-Fenerbahçe 1-2 (İlk 11’de başlamış, 45 dakika oynamış 0-1 iken çıkmış)
Böyle bir oyuncudan ne beklersiniz? Gol atmasını veya attırmasını. Koşan, mücadele eden, top kazanan bir oyuncu zaten değil. Ancak Beşiktaş’ın şu ivmesinde küme düşen Hacettepe karşısında attığı gol dışında Delgado skora hemen hemen hiç katkı yapmamış. Gol pası vermemiş. İlk 11’de oynadığı tüm maçlarda Eskişehirspor maçı hariç hep hayal kırıklığı yaratıp oyundan alınmış. Peki bu oyuncunun katkı yapmadığı bu kadar aşikar iken bu ısrar neden? Geldiği günden beri tek bir derbi maça damgasını vuramamış Delgado. Tek bir büyük maç kazandırmamış. Zor anlarda elini taşın altına sokmamış, sorumluluk almamış. Mustafa Hoca bu oyuncuyu kazanabilmek uğruna puanlar kaybetmiş, maçlar yitirmiş. Orta saha direncinden olmuş. Formda Yusuf’u küstürmüş.
2-CİSSE TAKINTISI
Cisse 2007-08 sezonunda Beşiktaş’ın ortasaha oyuncuları içinde en çok top kazanan oyuncusu. Ayrıca ikili mücadelelerde de en çok top çalan oyuncusu. 2008-09 sezonunda da öyle. Defansif bir ortasaha oyuncusundan beklenen en önemli şeylerden birisi top kazanması. Cisse top kazanan bir oyuncu. Kendini yerden yere atmadığı için çok sert oynamadığı için belki bir çok kişi beğenmiyor ancak yıllarca üst düzey futbol oynamış deneyimli bir oyuncu. Oyun bilgisi üst seviyede, pozisyon almasını bilen bir oyuncu. Yani uzun lafın kısası nerede duracağını biliyor.
Cisse boş bir oyuncu değil. 2004’de Monaco orta sahasında Şampiyonlar Liginde final oynadı. İlk 11’de. Monaco, Zidane’lı, Figo’lu, Raul’lu, Cambiasso’lu, Ronaldo’lu, Beckham’lı, Roberto Carlos’lu Real Madrid’i çeyrek finalde elerken yine 2 maçta da ilk 11’de sahadaydı. Önünde Makalele ve Vieira gibi oyuncular olduğu için A milli olmadı ama 15 kez Fransa ümit milli takımı forması giydi. İngiltere Premier Ligi'nde West Ham Utd’da 1 yıl forma giydi, 26 maç oynadı. Hiç bir kulüpte yedek kalmadı, 25-26 maç ortalamayla oynadı.
Özellikle Ersnt takıma katıldıktan sonra yıllarca üst düzey futbol oynamış bu ikili orta alanda olumlu bir görüntü ortaya koydular. Beşiktaş bu 2 oyuncu birlikte oynarken orta saha kontrolünü hep ele geçirdi. Oyunu elinde tuttu. Bursaspor maçında 10 kişi kalan takım bile Cisse – Ernst birlikte oynamaya başladıktan sonra oyunun kontrolünü eline aldı. Eskişehir’de de böyle oldu. Gaziantep deplasmanında da... Trabzonspor maçında Beşiktaş rakibi baskı altına alıp boğarken de... Bu ikili birlikte Mustafa Denizli’yi hiç üzmedi...
Ancak Denizli bu ikiliyi her fırsatta bozdu. Sivok’u Cisse’nin bölgesine çekip, Gökhan Zan’ı savunmaya yerleştirdi. Sivok iyi bir oyuncu, ancak bir savunma oyuncusu. Orta saha değil. Top rakipteyken orta alanda baskı yapacağına genellikle hep kendi cezasahasına kadar gelip stoperlerin arasına giriyor. Bursaspor maçında ilk yarı böyle oldu ve Beşiktaş pres yapamayıp orta alanın kontrolünü rakibe verdi. Orta sahada iyi pas yapamadı. Mustafa Denizli gibi tecrübeli bir isim bile Bursaspor maçının ilk yarısındaki o kötü tablodan ders almamış ki Fenerbahçe maçına da aynı tertip ile çıktı ve Bursapor maçındaki ilk yarının bir benzeri oynandı...
Sivok’un orta saha oynadığı hiç bir maçta Beşiktaş zengin bir görüntü ortaya koyamadı. Ayrıca da savunmada açıklar verdi. Çünkü Sivok bir orta saha oyuncusu değil. İyi bir stoper. Yani neticede tüm taşlar yerinden oynadı ve savunmadaki uyum da bir türlü sağlanamadı.
3- GÖKHAN ZAN TAKINTISI
Gökhan yıllardır Beşiktaş forması giyen, beklentilerin çok olduğu bir oyuncu. Ancak üst düzey maçlarda ve derbilerde Beşiktaş onunla hep kaybetti. Sürekli pozisyon hatası yaptı. Savunma derinliğini, hattı, ofsaytı bozdu. Kezman, Guiza gibi isimler derbilerde hep Toraman - Zan ikilisinin arkasına sarkarak benzer goller attılar. Aslında Gökhan hiçbir zaman topu oyuna iyi sokan bir oyuncu da olmadı. Uzun boyuna ve hava hakimiyetine rağmen bu üstünlüğünü çok fazla sahaya yansıtamadı. Sürekli geçirdiği sakatlıklar form grafiğini olumsuz etkiledi. Ancak özellikle Hem Gökhan Zan , hem Toraman hem de Üzülmez, Beşiktaş’ın yıllardır kaybettiği derbilerde ya kart görerek ya da pozisyon hataları yaparak Beşiktaşın şampiyonluk yarışında hep gerilerde kalmasını sağladı. Mustafa Denizli belki yabancı kontenjanına takıldığı için Beşiktaş’ta yıllardır sancılı olan bu bölgede yine 4 yerli oyuncuya sarıldı ve tablo böyle oldu. Bir takımın kötü sonuçlarını 1-2 oyuncuya yüklemek belki yanlış olabilir ama yıllar ve oynanan maçlar maalesef bu tabloyu ortaya koydu.
Sonuçta Beşiktaş yine de şampiyonluğa ulaşabilir.. Ancak ipler elinde değil.Sürekli kazanması, Sivasspor’un da hata yapması lazım. Sivasspor 2 kez bu fırsatı Beşiktaş’a verdi ancak Beşiktaş Bursaspor ve Fenerbahçe maçlarında bu şansı hem de İnönü’de kullanmadı.. Şaşırtıcı olan Mustafa Denizli gibi tecrübeli bir teknik adam bu iki maça da aynı kadroyla çıkarak aynı yanlışlarda ısrar etti...
follow the white rabbit, whatever the speed

13 yorum:

ramram dedi ki...

Helal olsun Güntekin'e. Ki Güntekin de Rıdvan da haftalardır aynı şeyi söylüyorlar. Bence teknik direktörlerin bazı programları izlemesinde fayda var. Sonuçta akıl akıldan üstündür. Olmadı gel bize sor kardeşim :)

nameless dedi ki...

run, rabbit run
dig that hole, forget the sun..

bu çağrıştı bende..

Adsız dedi ki...

giden kaçan bişey yok beyler gereksiz panik yapmayın güntekin abiniz gibi...bekleyip görücez degerli yorumlarınızı sona saklayın..adamların işi yokta rıdvanla güntekini izlicekler alla alla..herkesin sizin gibi bolca vakti yok...güntekinede söyleyin ilk önce beşiktaslı nasıl olur onu ögrensin..ole bagıs erten gibi tanıl gibi entelektüel futbolla olmaz bu işler...yararı dokunsun bikere beşiktasa cıkıp besiktaslıyım demesi kolay..para kazancam diye bi taraflarını yırtıyo rantcı serefsizler..



fufinho

Barizzio dedi ki...

@Ram
Hoşgeldin tekrardan. Evi beğenmişin :)
@Adsız
Nası bi çağrışım mekanizman var hocam :) o ne ki?
@Fufinho
Genç, ben halen inancımı korumaktayım. Ama büyük takım yenemediğimiz ve şampiyonluğu bize sunulan altın tepsiden 2. kez yere düşürdüğümüz de bi gerçek. Bizim futbola ayırdığımız vakit kadar vakti yoksa zaten bence bıraksın hocalığı, profesyonel hayatta vakit bulur futbola ayıracak. Herkesin tuttuğu kendine (takım), takım nasıl tutulur dersi vermeyelim ne Güntekine ne Ram'a, ne Barizzio'ya :) İster Ronnie O'sullivan'ı tutarım, İster Nouma gibi kendimi tutarım..

nameless dedi ki...

@ barizzio

Pink Floyd - Breathe

Beyaz alanı okuyunca direk o geldi aklıma :) ayrıca o meknizmanın nasıl çalıştığını bir çözebilsem hükmedeceğim zaten de, benimki umutsuz vaka :)

Artık herşeyden vazgeçmek isteyen bünyeye "devam etmelisin" mesajı veren ve kanımca terepatik etkisi olan bir şarkıdır "Breathe". Şöyle ki:

"run, rabbit run.
dig that hole, forget the sun,
and when at last the work is done
don't sit down it's time to dig another one." der.

Beşiktaş'a uyarlayınca da "Beşiktaş önündeki maçlara bakmalıdır. Mücadeleyi bırakmadan devam etmelidir." mesajı çıkarılabilir. :)

ramram dedi ki...

Eve dibimiz düştü, Allah nazardan saklasın. Beşiktaş adamı kanser eder lafını duymuşsunuzdur sanırım. Vedat Okyar'a kanser teşhisi konulduğunu duydum, üzüldüm.

Dipnot: Çok şükür Beşiktaştan yegane beklentimiz şampiyonluk değil.

Adsız dedi ki...

ya bırakın bu işleri siz süleyman seba barcelona şapkası taktığı için barcelonayı tutun...kimsenin yegane temeli şampiyonluk değil zaten..benim taktıgım güntekin ilk önce adam olsun sonra yorum yapsın...nese brolar ''tek ask besiktas''

fufinho

Barizzio dedi ki...

@ fufinho
ha şöyle, şimdi aynı dilden konuşmaya başladık. Diğer takımlar ancak "one night stand" olabilir bizler için genç arkadaşım..

Adsız dedi ki...

üzgünüm ama tek aşk diye bir şey yoktur. gerçi istisnayı da ayrı tutarım. ancak biri çıkıp "zaman geçer, insanlar değişir." derse de hiç şaşırmayın. ayrıca futbolu geçtim de aşık adam one night stand yapmaz abi bence. kötüdür demiyorum ama yapabiliyorsa aşık değildir zaten. ben bunu bilir bunu söylerim..

fufinho dedi ki...

uzun zamandır girmiyorum bloga zamanım olmuyor pek.fakat gercekten blogta iz bırakmısım haftalar sonra bloga ilk girdiğimde benim ismimle yorum yapan bir arkadasa rastlıyorum ve tabikide onun yorumuna haklı olarak cevap veren barizzıo ya.İsmimle yorum yapan arkadasa cezayayi blogspotta basarılar diliyorum ben yorum yaptıgım zaman mutlaka giriş yaparım adsız yazmam...özgün olman dileğiyle fufi

Barizzio dedi ki...

olum blog "lost highway"e döndü şerefsizim. isimli isimsiz fufiler (fufiler.org :p), isimli isimsiz adsızlar, crespolar falan filan..
allah hepinizi linch'e maruz bıraksın e mi..

fufinho dedi ki...

geçenlerde sadece 1 kere adsız yazdım oda heycanla ntv de ki haberi vermek için...daha da yazmadım komik valla ismimi iyi çözmüşüm beğendiler kullanıyolar heralde yada biri aramızı bozmaya calısıyo...nese:):):)adsız fufinhoya güntekini cok sevdiğimi ve barcelonayada buyuk bir sempati duydugumu söylemek isterim...hee bişey tutmus ama ''TekAşkBeşiktAŞK''

Adsız dedi ki...

@bar;

gecenin bi yarısı nefis geldi lost highway esprisi..katıla katıla gülüyorum hala..mehmet topal; oyuna katıl :)

w.t