5 Ağustos 2011 Cuma

kalitesizlik, şike vs.

Futbol var olduğu sürece hakem hataları var olacaktır, su götürmez bir gerçek bu. Bu hakem hataları içerisinde yanlışlıklar kadar eyyam, korku, menfaat içeren hatalar da yer almıştır, alacaktır da, bu konuda da hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Ben kendimi bildiğim günden beri Galatasaraylıyım ve ta o ilk günden beri tartışmalı bir galibiyeti sindiremedim. Fair-play'den anladığım Alpay'ın Vlaoviç'i düşürmemesi ya da rahmetli Özhan Başkan'ın 6-0'da Aziz Yıldırım'ın elini sıkması olmadı hiçbir zaman. Aksine oyun kurallarıyla oynansın, kim hakediyorsa o kazansın, ama biz hakedelim ve biz kazanalım istedim sadece. Oyun kuralları dahilinde ne gerekiyorsa yapalım, ağlayalım, gülelim, sarılalım, tribünde 10 sıra aşağıya yuvarlanalım ama gerçek olsun hepsi. Taşıdığına inandığım asaleti için sevdim Galatasaray'ı. Alp Yalman'ı sevdim misal, Ergun Gürsoy'dan nefret ederken. Özer Saraçoğlu-Burak Elmas'ı sevdim futbol şubesinde, Adnan Sezgin-Bülent Tulun vbleri yerine. Evet itiraf etmek gerekirse, Adnan Polat'ı sevdim bizden biri olduğuna inandığım için ya da İmparator'umuzu da sevdim Mesut Yılmaz-Mehmet Ağar vs ilişkileri içimi tırmalasa da. Ama sevdiğimizle neyi yakıştırmadığımı ayırdım her zaman. Adnan Polat da, o kirli siyasi ilişkiler de yakışmıyordu benim gönlümdeki Galatasaray'a. Ama o insanlara, hele ki İmparator o kadar çok şey verdi ve o kadar çok sevdi ki Galatasaray'ı, o kupaların keyfini sürerken uzak duralım bu adamlardan hacı demek gelmedi dilimin ucuna itirafım olsun bu da benim.

Şike soruşturması kapsamında da ilk günden beri aynı şeyi söyledim. Dışarıda binlerce hırsızın olması ve hepsinin yakalanmamış olması yakalanın ceza almasını engellememeli. AMK naklen yayın pastası bi yerlerine girsin, ya da ligin marka değeri. Ben temiz futbol istiyorum ve bunun da cezası neyse ilgilisi çeksin bedeli her ne olursa olsun. İlla tahkikat geçmişe uzatılacak denirse de çekilsin, biz bişey yapmışsak düşelim, bize bu utancı her kim yaşatmışsa da müebbet hapis yesin umurumda olmaz. Yeter ki benim vicdanım rahat olsun ve şerefimiz bizde kalsın.
Tabi etliyle sütlüyü karıştırmamak lazım. Bir yandan da hepimizin bildiği ama gözümüzü yumduğumuz Türk Adalet Sisteminin kör topal işlemesi durumu mevcut. Henüz suçu sabitlenmemişken sırf iddianame hazırlanması sürecinde ömrünü hapiste geçiren insanlar var bu süreçte. Bu insanların bir kısmının masum olduğu anlaşılınca kim neyi nasıl tazmin edebilir bilmiyorum. Ola ki Fenerbahçe masumsa ki suçu ispatlanana kadar öyledir, kulübün ve Aziz Yıldırım'ın yaşadıklarını kim ödeyecek bilmiyorum. Yani ben adalet istiyorum sebepsiz uçurulmuş kelle değil.

Bu doğrultuda Galatasaray'ın soruşturmanın içine çekilmesine bakarsak, Galatasaray'ın bugün bu konuda konuşuluyor olmasınının 2 sebebi olduğunu düşünüyorum. Bunlardan en önemlisi "aziz" basının ve kamuoyunun (aydınlar fenerasyonu dahil) oyuna Galatasaray'ı da dahil ederek odağı Fenerbahçe'den kaydırmak ve mümkün olan en az cezanın teminidir kanımca. Zira niyetim polemik ya da her senenin/maçın ayrı muhasebesini yapmak değil ama Denizlispor maçının olduğu sene Fenerbahçe'nin beyefendi/sportmen teknik direktörü Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe maçından sonra teknik direktörlüğü bıraktığı, hakeme rağmen kazanılan ve düşmesine rağmen hırsından ölen K.Erciyesspor maçı, yine Denizlispor maçında basın tarafından fısıldanan Şeref Tribünü'ndeki "4 mn diyorum Ali bişey yap" feryatları da hafızalardan silinmemeli. Yani o maçta şike yapmışsak düşelim elbet ama o seneni nasıl bir sene olduğunu unutmayalım hemen değerlendirmeden önce. Yine meşhur Zalat'ın 5 gol yediği ve Galatasaray'a 1-0'ın yettiği Ankaragücü maçıyla ilgili de daha önce Beşiktaş'tan 6 yediklerini de not düşelim bir yerlere. Yani öyle hatırda kalıp kalmadığı belirsiz çamurlar her zaman aslı olan şeyleri ifade etmeyebilir, peşin yargıdan önce olayın bütününe hakim olmak lazım.

2. ve beni asıl üzen sebep ise bu olayın Galatasaray kalitesinden verilen ödün yüzünden başımıza gelmesidir. Benim Galatasaray'ımın kapısından geçemeyecek insanlar bu kulüpte rahat rahat önemli görevler alınca aralarındaki kalitesiz husumetler, karşılıklı tehditler, komisyon iddiaları beni en az şike soruşturması kadar üzüyor. İşte kalitesiz insanların olduğu yerde kalitesiz muhabbetler vuku bulur bu da hep asaletiyle övündüğümüz Galatasaray'ı yerlere düşürür. Zaten Galatasaray'ın geçen sene yaşadığı yönetim sıkıntısı da sportif başarısızlıktan ziyade gelinen kalitesiz yönetim anlayışının artık sindirilemeyecek boyuta ulaşmasından kaynaklanmaktaydı.

Konu kendi içinde tutarlı ama başlıklar birbirinden kopuk görünebilir. Yorumlarda toparlarız mevzuyu, yanlış anlaşılmalara mahal olsun istemiyorum. Hiçbir sene için hiçbir kulübü suçlamıyorum ve kim ne yaptıysa cezasını çekmesini istiyorum sadece ama beni daha çok yaralayan kalitesiz adamlar yüzünden Galatasaray isminin bu cümlelere konu olmasıdır.

2 yorum:

wasted times dedi ki...

2005-2006 yılında şike yapılmışsa bunu yine aziz yıldırım yapmıştır.en son dil uzatılacak gs şampiyonluğu o seneki şampiyonluktur.çaykur rize-nobrenin eli, an(el)ka konya, trabzon-fener maçında verilmeyen bariz penaltılar, gs-manisa ve gs-kerciyes maçlarında rakiplerin durumu vs vs...evet galatasaray geçmişinde şike yapmış olabilir bazı çapsız yöneticileri yüzünden ama şike yaptığı sezon 2005-2006 sezonu olamaz! ayrıca eğer gerçekten geçmiş temizlenecekse 2001 sezonuna da bakılmalı, 1992'deki değil 2001 deki ankaragücü-gs maçı incelenmeli, fb'nin 2004-2005 şampiyonlukları incelenmeli, fb-antep 4-3lük maçı bir daha izlemeliyiz, sinan engin'in bjk'tayken yediği haltlar vs. çok çok şey çıkar geçmiş irdelenirse ve bunun altından ne türk futbolu kalkar ne de mehmet ali aydınlar denen o çapsız..onun için bu sene milat kabul edilmeli (zaten kanun da yeni çıkmış), 2010 yılında suçu işleyenler cezalarını çekmeli ve böylece önümüzdeki yıllarda bu suçu işlemeye yeltenenlere de bu yaptırımlar emsal teşkil etmeli..

sevgiler,

w.t.

Adsız dedi ki...

@wasted
ilk cümle yakışmadı, sinirleniyorum bu tür gereksiz ifadelerine, çok tutuyorum kendimi, vala bırakacam bu blogu...
trapano