30 Ocak 2010 Cumartesi
Londra'da arkadaşlıklar faniymiş be evlat..
28 Ocak 2010 Perşembe
transferlerin düşündürdükleri..
Olayin bir de taktiksel ve sistemsel fetis boyutu var tabi. Frank Rijkaard sistemi överken ve Galatasaray'in sistemden taviz vermeyecegini söylerken kasti matematiksel degildi. Ama insanlar durumlari daha kolay algilayabilmek için 4-3-3, tek forvet, b plani gibi noktalara indirgediler durumu. Sistemli bir takim maç içerisinde kolaylikla dizilis degistirebilir ve bir dizilise bagli kalmak zorunda degildir, basta bunu anlayabilmek lazim. Türk futbol tarihinin en makine düzenindeki takimi 90'li yillarin sonundaki Fatih Terim takiminin en önemli özelligi de oyunculara bagli kalmadan, maç içerisinde farkli dizilisleri basariyla uygulayabilmelerinden kaynaklaniyordu. Frank Rijkaard sistem derken, pas futbolunu, futbolun temel ilkelerini kaybetmeden oynayan bir takimi kastediyordu süphesiz. Yani Kasimpasa maçinda forvetin ikilenmemesi taktiksel yorumdur orada sisteme bagli kalmak forvete geçeyim mi diyen Servet'e yerine dön demektir. Simdi bunlarin isiginda düsünürsek Gio 4-3-3'ün neresinde olacak, aman sistemden taviz mi verilecek safsatalarina gerek olmadigi ortadadir. Dizilis maça göre, oyuncu yapisina göre degisiklik gösterebilecektir.
Peki bu gelecek düsünülerek yapilan transferin takima ne zarari olabilir? Asil üzerinde düsünülmesi gereken bu bence. Galatasaray teknik kadrosu ve altyapisi tamamen yabanci hocalarin elinde. A takima gelen giden bir sürü oyuncu var. Bir de her zaman övünülen altyapidan çikan, 11 Türkle kazanilmis sampiyonluklar görmüs Arda, Sabri ve Ugur gibi takimin kendi degerleri var. Bu adamlardan kurulacak bir 11 sahada yardimlasmayi ve takim ruhunu 100% yansitabilecek mi? Yeni gelenlerin, teknik ekiple ya da futbolcularin bazilariyla daha önce birarada oynamis olmalari elbette ki uyum sürecini azaltacaktir. Ama bu bile her zaman övünülen Florya havasinin eksimesine engel olamayabilir. Bu noktada yine sözü taraftara getirecegim. Her insan performas düsüklügü yasayabilir. Her insan hayattaki ülküsünü dönem dönem yitirebilir. Takimin amacini ve hirsini kaybettigi anlarda sahada bir takim olarak var olduklarini ve bu takimin basarisinin milyonlara ne ifade ettigini onlara sürekli hatirlatmak lazim. Bunu yaparken mümkün oldugunca bireysel tezahürat ve tepkilerden kaçinmak lazim. Zira bu kadar üst düzey futbolculardan olusan bir takim basarisiz olursa bunun sebebi kendilerini takim degil birey olarak degerlendirmelerinden kaynaklanacaktir. Tepkilerin bireylere indirgenmesi bu durumu körükleyecektir.
27 Ocak 2010 Çarşamba
milli takım topçusu
Geleceği çok önceden duyurulmuştu zaten ben de önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim. Kimdir, ne yapmıştır çok daha dikkatli takip edenler analiz etti zaten. Aynılarını yinelemeyeceğim. Dikkatimi çeken nokta biraz farklı. Hagi, Kewell, Baros ve Elano ile ortak noktaları olan kariyerlerinin son yıllarında kulüp takımlarında başarısız olurken Milli takımlarında oynadıkları futbolla ülkeleri için çok değerli olmaları. Hayal kırıklığı sayılacak Real-Brescia-Barça serüvenleri sonrasında Hagi için ayyaş bile denmişti. Kewell, Liverpool'da sakatlığı yüzünden bir türlü devamlı ilk 11 oyuncusu olamazken, Avrupa Şampiyonası'nın büyük golcüsü Milan Baros Premier Lig'in bidonları arasına girmişti. Elano var ki halen Milli Takım'da asistlerini yapıyor ama Galatasaray dahil olmak üzere Shaktar sonrası serüveninde sorgulanmaktan kurtulamadı. Yeni transfer Giovanni dos Santos da Meksika Milli Takımı'nın en önemli futbolcusu şu anda. Bizim için Arda ne ise Meksika için de Gio o demek. Süratine ve tekniğine kendisini çok iyi tanıyan Rijkaard'ın katkısı eklenince çok faydalı olabilir yeter ki takımın uyumu sağlansın derim.
G.İ.O Jo
25 Ocak 2010 Pazartesi
Kewell'i beklerken..
Harry Kewell, 2. Kalli dönemiyle başlayan değişimin, yeni Galatasaray'ın simgesidir. 2000'li yılların savaşçı, mücadeleci ama bir o kadar itici, vefasız, ağlak ve profesyonellikten bihaber kadrosunun yerini alacak yeni Galatasaray'ın en önemli halkasıdır. Kalli ve Frank boşuna O'nun için takımla antrenmanlara katılması bile genç futbolcular için büyük fırsattır demiyor. Saha içindeki katkısına rağmen takımdan uzaklaştırılmaya çalışılan 2000 neslinin tam aksine. Harry, bu takımda doğmadı bu takımda büyümedi. Harry, Galatasaray için Fenerbahçe'nin bol sıfırlı tekliflerini elinin tersiyle itmedi. Genç oyuncular para alamıyor diye cebinden para verip evinde maklube günleri de düzenlemedi. Ama Harry; terbiyesiyle, ahlakıyla, duruşuyla ve elbette yetenekleriyle Ali Sami Bey'lerin, Ahmet Robenson'ların Galatasaray'ına en yakışan futbolculardan biridir. Büyük ihtimalle sözleşmesi dondurulacak ya da bitirilecek bugünlerde. Gönlüm razı olmuyor bu gidişe bir türlü. Derim ki, nasıl ki stopersizlikten binemedik geçen sene metrobüse, bu sefer de fazla vefa taş koysun yolumuza.
23 Ocak 2010 Cumartesi
22 Ocak 2010 Cuma
Alın şu oyuncağı çocuğun elinden, sakatlayacak şimdi yeni topçuyu
21 Ocak 2010 Perşembe
Bi dahaki finale ikisi de THY ile uçacaklar..
Cimbom Jo
Galatasaray resmen Joao Alves de Assis Silva ile anlaştığını duyurdu en sonunda. Forumlarda ve envai sitede akşam geleceği uçağın saati bile biliniyordu halbuki. Transfer döneminin en sevilenleri "duyumculara" göre uçaktan Haldun Üstünel inmeyecek. Zira Haldun Üstünel takasta kullanıldı da deniyor Giovanni dos Santos yani kısaca Gio da. Jo-Gio işte farklı yazılıyor ama kulağa aynı geliyorlar.
Gio falan bir kenara bırakalım Jo'yu analiz edelim en iyisi. Ben Jo'yu ilk olarak FM'de duymuştum. İlk görüşüm Zico'lu Fenerbahçe ile aynı grupta oldukları sene Şampiyonlar Ligi'nde oldu. Wagner Love ile çok iyi iki forvet olmalarına rağmen iyi ikili olduklarını düşünmüyorum. İzlediğim kadarıyla uzun boyuna rağmen teknik bir oyuncu. Düzgün vuruş yapabiliyor ve top kontrolü de yerinde. Kolay adam geçiyor. Öte yandan uzun boyuna rağmen kafa vuruşları çok etkili değil, mücadeleci sayılmaz ve Everton'dayken kadro dışı kalmasına yol açmış bir Brezilya gezisi var. Ama aynı disiplinsizliği CSKA ve Man. City'de yapmadığı da başka bir gerçek. Baros'un yokluğunda ilaç olacaktır forvete ama UEFA hariç tabii ki. Atletico maçını geçebilirsek Baros dönecek zaten. Kilit Atletico maçı o açıdan. Ama özellikle lig için çok önemli bir transfer oldu. Zira şampiyon olmak şart bu sene. Seneye Seyrantepe var bir yandan, öte yandan şampiyon olan takımın Digipastadan alacağı pay zaten 50M civarında diyorlar.
Bir de devre arası transferlerinin başka bir boyutu var Wasted ile konuşup mütabık olduğumuz. Galatasaray yabancılarını yem yapmamaya yeminli bu sene. Kewell zaten güçlü bir karaker, kendini nasıl kabul ettirdiği ortadayken yanına kendisine bile kaptanlık yapan Neill'i getirdiler. Elano'nun durumu biraz daha karışık. Benim bile emin olamadığım "Arda, Elano'ya pas vermiyor mu" kaygılarına karşın önemli bir hamle. Ireland bile çete diyordu Elano - Jo ikilisi için. Bi de Robinho'yu kötü etkiliyorlardı ya hani. Skibbe'yi paketleyip yanına sezonun yıldızı Lincoln'ü ekleyebilenler için çerez olan durum ama biraz kabuklu oldu sadece. Sözüm Arda'ya değil burada. Oyumu kime vermeyeceğim belli diyenler Damatlarla iş birliğindeyken, küçükler her geçen gün daha da küçülürken, yedirmemek lazım bu takıma seviye atlatacak hiçbir oyuncuyu. Daha önce de söyledim yine de söylüyorum. Önce tribün akıllı olacak, küfretmeyecek futbolcusuna. Sonra protesto edecek aklına yatmayanı, misal Hürriyet almayacak, hurriyet.com.tr'ye girmeyecek. Onların sesi bizim duyduğumuz kadardır, bu böyle biline..
Bizim için laylaylooo, CimbomJooo CimbomJooo
20 Ocak 2010 Çarşamba
Toulousain
Eyvallah Marsel
19 Ocak 2010 Salı
Geriatrik Galactico
16 Ocak 2010 Cumartesi
Al Gutierrez ver Gökhan kampanyası
11 Ocak 2010 Pazartesi
yo, african people, unite!
Allah sizi bildiği gibi yapsın. Dünyada bilumum emperyalist güç, politik baskı unsuru varken git, senin gibi ezilen sınıftan kardeşine taş at. Öldürmeye yelten. Sen bu kafada gidersen kıtanı daha çok s...ler. Güney Afrika'nın da şanı fena değil, inşallah bi sıkıntı çıkarmaz bizim vuvuzelacılar da milletin eline "kupalar avrupada oynansın" kozu geçmez yine.
8 Ocak 2010 Cuma
Play for life
7 Ocak 2010 Perşembe
I didn't sign up for this
4 Ocak 2010 Pazartesi
güzel güzel de..
kadıköyde sarı lacivert renkler dışında formalarla gezilmesine karşıyım. beşiktaş çarşısında aynı şekilde saygı gösteririm. 2011de seyrantepede de dikkatli olur, saygıda kusur etmeyiz. ancak anlamadığım nokta şu, fb melodisi ile çalan telefonun kapatılmasını emreden ardaya sorarım: