
Maç Öncesi: "Saraçoğlu'na başım dik gideceğim"
Maç 11'i: Rüştü-Toraman-Zapo-Zan-Üzülmez-Sivok-Cisse-Ekrem-Serdar-Delgado-Nobre
buralara yazı yazmayınca boşluk olmuyor
Maç Sonu: "Şans bize gülmedi"
Özledik be Şaban
sporun her türü hakkında ceza yayı dışından ileri geri güzellemeler...
ne zamandır kafamı kurcalıyordu, bu akşam hacettepe'li oyuncu oyundan atılınca yazmak istedim..futbolda bu yılın modası; eliyle kart işareti yapan oyuncuya sarı kart vermek..yan tarafında hakeme itirazın dibine vuran, yırtınan, kendini yerden yere vuran adama kart yok, ama gülümseyerek o el hareketini yapan masum futbolcuya çat; sarı kart..nerden baksanız aciz bir kural..hiç bi rasyonelliği yok..o el hareketinin kime ne zararı var, anlamıyorum..hakem camiasında "olum topsun sen, ibnesin" mi demek oluyor bu hareket? ne özelliği var ki? neymiş, "hakeme ne yapması gerektiğini el hareketiyle göstermemek gerekir"miş..ee kardeşim bütün maç hakemle konuşan, başında dır dır yapan, bağıran çağıran oyuncular var, onlar ne olacak..mesele ufak bi el hareketinde midir şimdi? inanılır gibi değil..hakeme bir dudak darbesi mesafede, kaşını gözünü açmış bağıran ümit karan'a kart vermiyosun, gülümseyerek bi kart işareti yapan tozo'ya anında patlatıyosun kartı..hakemlere de kızmaya hakkımız yok tabi..kural işte, uygulamak zorundalar..ama malesef bu kural futbolu çirkinleştiriyor..buyrun işte; ali sami yen'de 1-0 öne geçmiş, takır takır top oynayan hacettepe bu saçma kural yüzünden 10 kişi kalıyor, maç da lincoln'ün koşarak top sektirdiği mahalle maçına dönüyor..futbol bu kardeşim..dünya üzerindeki bir çok insanın hafakanlar basınca sarıldığı ilk antideprasan..buradan yetkililere sesleniyorum; bu oyunu böyle saçmalıklarla çirkinleştirmeyin..fifa, uefa, tff; sözüm size..alooo...
içkiyle, alkolle haşır neşir olanlar iyi bilir..agresif şekilde alkol tükettiğiniz günlerde fezaya ulaşan sarhoş/çakırkeyif olma eşiğiniz, içki içmeyi azalttığınız 1-2 aylık dönemlerin hemen ertesinde abuk derecede düşük seviyelere iner..buyrun fenerbahçe'nin bu akşamki durumu işte..geçen sene şampiyonlar ligi maçlarında oyunun her anında konsantrosyonunu kaybetmeden oynayıp, bireysel hatadan çok az gol yiyen takımın bu sene kafası güzel! defansta basit yerleşme hataları ve yenen ilginç -biraz da şanssız- goller..bu rezil cümleyi kurduğum için özür dilerim ama "avrupalı da affetmiyor arkadaş"..şimdi, ölüm kalım maçı dinamo kiev'le..ama biraz düşününce, kiev'deki maçın bükreş'teki bükreş-galatasaray maçından ne farkı olabilir ki? porto'yu yendiği takdirde "en azından uefa" şansı %50lerde seyredecekti fenerbahçenin..şimdi o oran %1..bir mucize sabiti..bu durumun sebebinin tatil aylarındaki gelişmeler olmadığını savunuyor olsaydım; futbolu bırakır gider ebru sanatı ile uğraşırdım şahsen..



1991: nefret ettiğim okul yıllarım başlıyor..yılda en az 2 kez hasta, 3 kez baygınlık numarası yapıyorum, okuldan kaytarıyorum, sokağa fırlıyorum..abim walkman alıyor, kıskanıyorum..
garip bir ülkedeyiz..bir “olamamışlık”, bir “kararsızlık”, bir “arada kalmışlık” sözkonusu..ne batı olabiliyoruz tam ne de doğuyu batıyla sentezleyebiliyoruz..yüzünü batıya dönen metropol gençliği neon lambali rock barlarda batı kültürüne sığınırken, eve dönerken bindiği takside müslüm gürses dinledi yıllar yılı..alt sınıfların egemen kültüre dayattığı arabesk hep bir olmamis öteki taraf olarak gösterildi..oysaki arabesk denen sey de bizim kültürümüzle besleniyordu..

Numaracı Arif
carlo ancelotti'nin 7 yıllık milan kariyerinde uefa kupası dışında her türlü kupa var..bu sene saraçoğlunda uefa'yı da kaldırırsa, külüp takımları seviyesinde koleksiyonu tamamlamış olacak..hedefler bununla da bitmez tabi..ancelotti'nin gönlünden, afrika kıtasından bi milli takımla 2010 dünya kupasında bulunmak geçiyor..donadoni'den sonra onu italya milli takımına yakıştıran medya, takımın başına lippi geçtikten sonra ancelotti için afrikadan ciddi ciddi takım bakıyor şimdi..son yakıştırma drogba'nın fildişisi olmuş..galiani sık sık yalanlıyor ama olur mu, olmaz mı bekleyip göreceğiz..bu arada hazır söz ancelotti'den açılmışken eklemek isterim; bu adamın gol sevinçleri çok tırt..ekstrası yok..zico gibi el çırpıp oturuyor yerine..teknik adamın gol sevinci önemlidir gözümde..misal, adamım pearce deli gol sevinci yapar..birinde hiç unutmam maç 2-0.. öndeydiler zaten.. man.city'deyken.. üçüncüyü attılar, önce koşar gibi yaptı, sonra karşı takıma ayıp olmasın diye aniden durdu.. hani zaten iki sıfır üçüncüye sevinilmez diye.. sonra yine dayanamadı, önce bi jose mourinho yaptı sonra fatih terim'e bağladı sonra da yaşlı teknik adamlar gibi hop hop hopladı.. deli performanslar bunlar..maç izlemeyecen zaten, pearce'ı izleyecen..bu arada başlık da çok uzun oldu..neyse..

marijuana filan diyip söze gireceğiz ama bu memleketin mahkemeleri iyi çalışıyor, blog kapanmasın şimdi durduk yerde..baba, tayfasıyla tek pas yapıyor, top saydırıyor yukardaki karede..brezilya liginden santos taraftarıymış bob marley..dönemin santos'unda pele oynuyor tabi, gel de taraftar olma..futbolu müzikten önce tanımış olsam, hiç düşünmez futbolcu olurdum diyor..onun sözleriyle post'a noktayı koyalım;
yeni nesil coldplay dinliyor, eskiler tanır; fotodaki adam steve harris..roger waters'ın olmadığı bi dünyada bas gitarın tanrısıdır..axl rose, dave mustaine vs. gibi "rock yıldızıyım, o zaman psikopat olmalıyım" triplerinde değil..efendi, temiz..futbolu da seviyormuş abimiz..ingilterede doğup futbolu sevmeyen adama ben adam demem zaten..bu arada forma kimin forması çözemedim..aston villa mı? ayağında futbol topu, kucağında fender precision, tam keyifli adam portresi..


servet'in maske tercihinin etkileri, eren güngör'ün yüzünden okunuyor fotoda..maç boyunca tv'de ne zaman servet görünse, ikili mücadeleye filan girse vampir filmi (!) izliyor gibi hissettim..hayır, maske ile oynayan, gözlük takan zibille sporcu var. yok muydu başka bi rengi, şeffaf versiyonu..biri servet'e dur demezse, yarın öbür gün zincirle filan dolaşacak alimallah..bu ne lan..


euro 96daki ingiltere takımı "unutamadığım turnuva takımları listemde" yıllardır istikrarla başlarda durur..hala düşününce "yemişim bierhoff'un altın golünü, şu kadroya bak hacı" der dururum kendi kendime..gazza, alan shearer, steve mcmanaman, paul ince, adams, kenardan gelen david platt, kova seamon, sheringham ve tabi ki kardeşim stuart pearce..hatta stuart pearce'ın taç çizgisine paralel uzun pasları, o zamana kadar oyun kurucu pozisyonunda oynadığım mahalle takımımızda da bir dönemin kapanmasına neden olmuştu..sırf pearce'ın uzun paslarından atayım diye, mis gibi ortasahayı bırakıp sol bek oynamaya başlamıştım..takım arkadaşlarım hayretler içinde kalmış, uzunca bi süre bu duruma anlam verememişlerdi..neyse..mevzu o takımın önemli oyuncularından tedy sheringham'la ilgili..manchester'dan takım arkadaşı andy cole'un futbolu bıraktığı haberini görünce aklıma geldi bu yaşlı kurt..hızlı atakları nefis gol vuruşlarıyla süslemesiyle premier lig'in simgelerindendi bu adam..şu an ne yapıyor bilmiyorum..en son hatırladığım 40 yaşındayken west ham formasını terlettiğiydi..sonra 1.lig takımlarından birine transfer olmuştu..orda da crystal palace forması giyen 19 yaşındaki oğlu ile karşılıklı resmi bi maça çıkmış..dile kolay..ingiltere 1.lig maçında sağından atıp solundan geçmek istediğin adam senin oğlun! cesare maldini ne zaman bıraktı futbolu bilmiyorum ama futbol dünyasında eşi benzeri yoktur herhalde bu olayın..ayrıca konu açılmışken söylemek isterim, sahalardaki akraba futbolcular oldukça ilgi çekici bi konu bence..arçil sakatlandığı zaman en az trabzonspor taraftarı kadar üzüldüğümü hatırlarım misal..ikisi de aynı anda sahada olsun isterdim..ya da galatasarayda oynarken mert korkmaz ile bülent korkmaz'ın birbirleriyle yaptıkları hazırlık pasları bile çok keyif verirdi..adrian ilie-sabin ilie ikilisinin karşılıklı golleriyle 1-1 biten bi galatasaray- fenerbahçe maçı güzel olmaz mıydı sizce de? neyse post iyice boka sardı, saçmalamaya başladım..resim euro 96da gazza'nın gol sevinci..yanındakiler sheringham ve adams..kardeşim pearce görünmüyor ortalarda..resme fotomontaj yapan ingiliz medyasına da "adam değilsiniz" demek istiyorum..
"galatasaray 0-1'i onbeş-yirmi dakika koruyabilseydi her şey daha farklı olacaktı" diyecem ama öyle demekle olmuyor elbette..golü erken buldukları gibi erken yediler..galatasaray'ın yerden kısa pasa, set hücuma dayalı statik futbolunun kadıköyde prim yapmasının şifresi; skor avantajını erken yakalayıp fenerbahçenin -emirates'te arsenali sıfır skorda tutmaya mahir- savunmasının düzenini bozmaktı..ama 0-1'i değil 15 dakika, 3 dakika bile tutamadılar..bunu yapmadıkları gibi kontrataktan 2.gölü de yediler..oyunun 65 dakikasını yenik oynadılar..set hücum yapan, rakip yarısahaya pasla yerleşmeye çalışan galatasaray, hep duvara çarpıp geri döndü..bu anlamda fenerbahçenin iyi gömülen, boş alan bırakmayan, kendi cezahasının 10-15 metre önünde diri pres yapan, risk almayan, disiplinli takım savunmasının hakkını vermek lazım..tablo böyleyken, aragones galatasarayın pas trafiğini kesmek için yerinde değişikliklerle ortasahaya beton dökerken, skibbe hücum hattını değiştirmeyi tercih etti..tek forvetli sistemde son tercih nonda olmalıydı, bunu daha önce de söyledik ama skibbe baros'u da düşünmedi, ikinci yarıyı nonda'yla oynadı..mücadeleleriyle formalarının hakkını veren fenerbahçeli futbolcuları tebrik ederken, selçuk'un ön direğe yaptığı koşuları seyreden takıma ve maçın kırılma anında topu acemice tehlikeli yere tokatlayan sancthis'e de ayrı ayrı parantez açmak lazım tabi..sözün özü; takımlar değişiyor, yıllar geçiyor ama klasik bozulmuyor..kadıköyde galatasaray galibiyeti görmeyen çocuklar 9 yaşındaydı, varsın 10 olsunlar..
bu takım avrupa'da iki maç üstüste kazanmayalı kaç yıl oldu? taraftar bunun ezikliğiyle izliyor avrupa maçlarını..takım bu ezikliği yıkıyor yavaş yavaş..estadio da luz'da bu kadar doğru oynamak, futbolunu bu derece kabul ettirmek kolay değil..olimpiakos maçından sonra sezonun en iyi futbolunu oynadı galatasaray..90+2'de 2-0 öndeyken bile ayağa oynamak, pas yapmak, sakin olabilmek çok önemli..isim yazmak istemiyorum çünkü olağanüstü oynayan oyuncu sayısı iki-üç değil beş-altı..bütün maç için galatasaray adına olumsuzluk ararsanız bulamazsanız..tablo böyleyken, özellikle ikinci yarıda, "ah bu maç şampiyonlar ligi maçı olacaktı" diye iç geçirmeyen galatasaraylı var mıdır acaba? varsa da çok azdır zaten..bu takımın potansiyeli daha fazlasını hakediyor, bu kesin..
Cimbom'a bol şans..
